9M99p. Tarık Suresi, Mekke döneminde indirilmiş, toplamda 17 ayetten oluşmaktadır. Sura adını ilk ayette bulunan ve "yıldız" anlamına gelen kelimeden almaktadır. Mushaf tertibine göre 86. ve iniş sırasına göre 36. suredir. Tarık Suresi'nde Allah'ın yüceliğini ve büyüklüğünü gösteren kanıtlar yer almaktadır. Yüce Allah yarattığı değerli varlıkların üzerinden yemin etmektedir. Surede temel inanç esaslarından bahsedilmekte ve insanoğlunun atıl bir sudan yaratıldığı belirtilmektedir. Ayrıca ahiret hayatı, hesap ve ceza gününden, insanın yeniden dirileceğinden ve o gün sırların ortaya döküleceğinden de anlatımlar yapılır. İnsanoğlu öldükten sonra, yeniden dirilecek ve Rabbinin karşısına çıkacaktır. O gün, dünya hayatında yaptığı tüm iyilikler ve kötülükler ortaya dökülecek, hesap verecektir. Hesap günü geldiğinde ise af dilemenin hiçbir faydası olmayacaktır. Bu yüzden dünya hayatında kişinin yaptıklarına ve yapacaklarına çok dikkat etmesi gerekmektedir. O gün geldiğinde hiçbir güç insanı cezasından alı koyamayacaktır. Diğer yandan Kur’an-ı Kerim’in doğru bir söz olduğu ve tüm bu sözlerin bir insan tarafından yazılamayacağına da dikkat çekilir. Kafirlerin gönderilen ayetler üzerinde yaptığı entrikaların hiçbir işe yaramayacağı da belirtilir. İnkarcılar her zaman olacaktır fakat er ya da geç planları bozulacaktır. Tarık Suresi’nin Faydaları Tarık Suresi'ni okumak en başta insana nasıl yaratıldığını hatırlatır. Gökyüzüne baktığımızda ve o eşsiz yıldızları gördüğümüzde biliriz ki, bu evren rastgele bir araya gelen düzensiz bir yapı değil. Her şey bir düzen üzerinde ilerliyor ve mutlak bir yaratıcı var. İşte başımızı kaldırıp o güzel gökyüzünde gördüğümüz tüm yıldızlara yemin ederek Allah bizlere varlığını göstermektedir. Allah bizi her zaman korur ve gözetler. Yaptığımız her şeyi bilir. Hesap ve ceza günü geldiğinde yaptığımız tüm şeyler ortaya dökülecektir. Tarık Suresi'ni okumak bize ahiret gününü hatırlatır ve kendimize çeki düzen vermemizi sağlar. İnancınız zedelenebilir, türlü belalar başınıza gelebilir, Allah sizi sınayabilir. Fakat tüm bunlar olduğunda bilin ki size tuzak kuranlara müsemma etmeyecektir. Tarık Suresi tüm bunları hatırlamamızı sağlarken aynı zamanda kalbimizi ferahlatacak bir suredir. Hayatımız boyunca inanan, inanmış gibi görünen ya da hiçbir şekilde inanmayan pek çok insanla karşılaşacağız. Kimi insanlar bizim aklımızı karıştıracak terimler kullanabilir. Fakat Kur’an-ı Kerim’i kendiniz okur ve gerçekleri kendiniz gördüğünüz vakit, hiç kimse sizin aklınızı karıştırıp “acabalara” düşmenizi sağlayamaz. Tarık Suresi içerisinde geçen ayetler inancınızı taze tutmanıza yardımcı olacaktır. Özellikle geceleri yatmadan önce bu sureyi okumak zihninizin boşalmasını ve konforlu bir uyku uyumanızı sağlar. Tarık Suresi’nin Faziletleri Tarık Suresi, mutluluğun şifresi olarak nitelendirilmektedir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed buyurmuştur ki; "Her kim en içten şekilde Tarık Suresi'ni okursa, Yüce Allah gökteki yıldızların sayısı kadar kendisine on hasene verir" Tarık Suresi'nin rivayet edildiği faziletleri ise; Kimin bir dileği ya da bir arzusu varsa,Kim hayırlı bir kısmet ve bahtının açılmasını istiyorsa,Bir hastalığı ya da bir problemi varsa bunun ortadan kalmasını istiyorsa,Kim cinlerin şerrinden korunmak ve kurtulmak istiyorsa Tarık Suresi'ni akşam uyumadan önce Tarık Suresi'ni okumak, gece rahat bir uyku uyunmasını, dinlenmiş bir şekilde kalkmayı ayının 6'sında, 6 rekat namaz kılarak sureyi okumak da rivayetler Suresi’nin Tefsiri "Gece çıkıp görünen" şeklinde çevirilen Tarık kelimesi, yıldızları işaret etmektedir. Diğer yandan "gece gelen", "kapı çalan" ya da "şiddetle vuran" anlamlarına da gelmektedir. Sure içerisinde kullanılan Tarık kelimesi, gece görünüp gündüz kaybolan yıldızlara yemin edilmiştir. Ayrıca söze ve göğe de yemin edilerek başlanmasının sebebi Yüce Allah'ın insanları her daim denetlediği ve koruyor olmasıdır. Tüm bu değerli varlıklara yemin ederek her şeyin kontrolünde olduğu gerçeğine dikkat çekmektedir. Işığı ile karanlığı delen yıldızlar aynı zamanda, manevi semadan gelerek insanın vicdanına işleyen ve zihnine işleyerek içindeki ve dışındaki karanlık tarafı çıkarıp, aydınlatan ilahi işaretlere vurgulanmaktadır. 4. ayette "gözetleyen" kelimesinde Melekler anlamına da gelmektedir. İnfitar Suresi'nin 10 ve 11. ayetlerinde "Sizi gözetleyen muhafızlar" diyerek Melekler işaret edilmiş ve "insanın yaptığı hayır ve şerri kaydeden yazıcı melekler" olarak tefsir edilmiştir. Sonuç itibariyle Yüce Allah, biz her ne kadar saklasak da yaptığımız her şeyi bilir. Tüm yaptıklarımızın da hesabını vereceğimizden emin olmalıyız. Surenin tefsirinde öldükten sonra yeniden dirileceğimiz açıkça belirtilmiştir. Dünya hayatında yaptığımız her şey bir bir ortaya dökülecektir. O gün geldiğinde ise yaptıklarımızın hesabını verirken ve cezamızı çekerken bizi bundan kurtaracak hiçbir güç olmadığı da açıkça belirtilmiştir. Bu yüzden dünya hayatında yaptıklarımıza çok dikkat etmeliyiz. Özellikle “kul hakkı” yemek Allah katında en büyük günahlardan biridir. Kur'an-ı Kerim hak ile batılı ayırt eden kutsal sözlerdir. "Boş bir söz değildir" derken, kimilerinin düşündüğü gibi insan aklı ve eli ile yazılacak bir kitap değildir. Zaten içerisinde geçen pek çok ayet bunu bizlere kanıtlamaktadır. Tabi ki bunları inkar eden insanlar var ve olacaktır. Fakat kişi bu kutsal kitabı kendi okumalı ve kendi kararını vermelidir. İnançları doğrultusunda hayatını sürdüren kişi kafirlerin sözlerine kulak asmamalı, bildiğinden şaşmamalıdır.
TEFSİR Bunlar › Yüce Allah’ın gökleri ve yeri altı günde yaratması ve arşa istivâ etmesi. bk. Arâf 7/54; › Yağmur ve ölüler gibi yeryüzüne giren, bitki ve madenler gibi oradan çıkan; rahmet, azap, melekler gibi gökten inen ve ameller, dualar, melekler, buharlar gibi oraya yükselen her şeyi bilmesi bk. Sebe 34/2 tarzındaki kudret ve azamet tecellileridir. › Sonsuz yücelik sahibi olan Rabbimiz, aynı zamanda, nerede olursa olsunlar kullarıyla beraberdir. İlim ve kudretiyle onların yanındadır. Her bir nefsin nerede olduğunu ve ne yaptığını bilir. İnsanlar sonunda Allah’ın huzuruna döndürülüp O’na hesap vereceklerdir. Cenâb-ı Hakk’ın bahsedilen bu muazzam sıfatlarının mânalarını anlayıp kalbimize sindirmenin muşahhas bir örneği olarak koyun güden bir çobanın şu hâli çok ibretlidir Abdullâh b. Ömer arkadaşlarıyla birlikte Medine civârında bir yere çıkmıştı. Onun için bir sofra kurdular. Bu sırada yanlarına bir koyun çobanı uğradı ve selâm verdi. İbn Ömer “–Gel ey çoban, sofraya buyur” dedi. Çoban “–Ben oruçluyum” cevâbını verdi. İbn Ömer “–Bu şiddetli ve boğucu sıcakta oruç mu tutuyorsun, bir de bu hâlde koyun güdüyorsun?” dedi. Daha sonra çobanın verâ ve takvâ duygusunu denemek için “–Şu süründen bize bir koyun satsan, parasını sana ödesek, etinden de iftar edeceğin kadarını sana versek olmaz mı?” teklîfinde bulundu. Çoban “–Benim sürüm yok, bu koyunlar efendimindir” cevâbını verdi. İbn Ömer “–Kayboldu, dersin, efendin nereden bilecek ki?” dedi. Çoban ondan yüzünü çevirdi ve parmağını göğe kaldırarak “–Allah nerede?” dedi. İbn Ömer çobanın bu ihsân ve murâkabe hâlinden çok duygulandı. Bu düşünceler içinde çobanın sözünü kendi kendine tekrar ederek; “Çoban dedi ki Allah nerede? Çoban dedi ki Allah nerede?” deyip durdu. Medine’ye geldiğinde, çobanın efendisine bir elçi göndererek sürüyü ve çobanı satın aldı. Çobanı âzâd ettikten sonra sürüyü de kendisine bağışladı. İbn Esîr, Üsdü’l-Gâbe, III, 341 Öyle ya, gece ve gündüz üzerinde tasarruf eden, birini diğerine katıp kısaltan ve uzatan Allah olduğundan dolayı bk. Âl-i İmrân 3/27, insanları gece ve gündüz yaptıkları işleri de görür ve bilir. Hatta yarattıklarının sadece görünen şeylerini değil, içlerinden geçen düşünceleri de bilir. Öyle ise ilmi ve kudreti her şeyi en ince noktalarına kadar kuşatmış bulunan Allah Teâlâ’ya iman ve O’nun emrine teslim olmak gerekir Kaynak Ömer Çelik Tefsiri
Sure Mekke döneminde inmiştir. 38. ayetin Medine’ de indiğine dair rivayetler bulunmaktadır. Kaf suresi mushaftaki sıralamada ellinci, iniş sırasına göre otuz dördüncü suredir. Sure adını, surenin “kaf” harfiyle başlamasından dolayı almıştır. Kaf suresi, Hucurat suresinden sonra, Zariyat suresinden önce yer almaktadır. Surede yeşil zümrütten olan ve dünyayı çevreleyen dağın adının kaf olduğu belirtilir. Sureye başlarken Allah dağın ismine ve Kur’an-ı Kerim üzerine yemin Surede İslam inancının temel konularından bahsedilir. Allah’ın birliği, varlığı, kudreti ve bunlar için delillerden söz edilir. Peygamberlik konusu da surede geçmektedir. İnsanların öldükten sonra yeniden Allah tarafından diriltileceği ve hesap gününün olacağına dikkat çekilmiştir. Dirilişler ile bitkilerin topraktan canlanma şeklindeki benzerlik anlatılmıştır. Allah tarafından Müslümanlara farz kılınan günlük namazlarda sure de yer alır. Geçmiş ümmetler ve toplulukların başına gelenler ve peygamberleri bulunmaktadır. İnkarcı olan milletlerin azapları verilmiştir. Kıyametten ibret alınması gereken tasvirler Suresi Türkçe vel kur'anil acibu en caehum munzirum minhum fe kalel kafirune haza şey'un iza mitna ve kunna turaba zalike rac'um alimna ma tenkusul erdu minhum ve ındena kitabun kezzebu bil hakkı lemma caehum fe hum fi emrim fe lem yenzuru iles semai fevkahum keyfe beneynaha ve zeyyennaha ve ma leha min erda medednaha ve elkayna fiha ravasiye ve embetna fiha min kulli zevcim ve zikra li kulli abdim nezzelna mines semai maem mubaraken fe embetna bihi cennativ ve habbel nahle basikatil leha tal'un lil ıbadi ve ahyeyna bihi beldetem meyta kezalikel kablehum kavmu nuhıv ve ashabur rassi ve aduv ve fir'avnu ve ıhvanu ashahub eyketi ve kavmu tubba kulun kezzeber rusule fe hakka fe ayına bil halkıl evvel bel hum fi lebsim min halkın le kad halaknel insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil yetelekkal mutelekkıyani anil yemini ve aniş şimali yelfizu min kavlin illa ledeyhi rakıybun caet sekratul mevti bil hakk zalike ma kunte minhu nufiha fis sur zalike yevmul caet kullu nefsim meaha saikuv ve kad kunte fi ğafletim min haza fe keşefna anke ğıtaeke fe besarukel yevme kale karinuhu haza ma ledeyye gı cehenneme kulle keffarin lil hayri mu'teim ceale meallahi ilahen ahar fe elkiyahu fil azabiş karinuhu rabbena ma atğaytuhu ve lakin kane fi dalalim la tahtesımu ledeyye ve kad kaddemtu ileykum bil yubeddelul kavlu ledeyye ve ma enen bi zallamil lil nekulu li cehenneme helimtele'ti ve tekulu hel mim uzlifetil cennetu lil muttekıyne ğayra ma tuadune li kulli evvabin haşiyer rahmane bil ğaybi ve cae bi kalbim bi selam zalike yevmul ma yeşaune fiha ve ledeyna kem ehlekna kablehum min karnin hum eşeddu minhum batşen fe nekkabu fil bilad hel mim fi zalike le zikra li men kane lehu kalbun ev elkas sem'a ve huve le kad halaknes semavati vel erda ve ma beynehuma fi sitteti eyyamiv ve ma messena mil ala ma yekulune ve sebbıh bi hamdi rabbike kable tuluış şemsi ve kablel minel leyli fe sebbıhhu ve edbaras yunadil munadi mim mekanin yesmeunes sayhate bil hakk zalike yevmul nahnu nuhyi ve numitu ve ileynel teşekkalul erdu anhum siraa zalike haşrun aleyna a'lemu bi ma yekulune ve ma ente aleyhim bi cebbarin fe zekkir bil kur'ani mey yehafu veıydKaf Suresi Türkçe Anlamı1, Şerefli Kur'ân'a andolsun ki kâfirler, aralarından bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler "Bu tuhaf bir şeydir!"3."Öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı dirilecekmişiz? Bu, akla uzak imkansız bir dönüştür!" biz, toprağın; onlardan neleri eksilttiğini bilmekteyiz. Yanımızda o bilgileri koruyan bir kitap gerçek kendilerine gelince onu yalanladılar. Artık onlar kararsız bir göğe bakmazlar mı? Onu nasıl bina ettik, nasıl donattık! Onda hiçbir düzensizlik ve eksiklik de yaydık ve orada sabit dağlar yerleştirdik. Orada her türden iç açıcı çift bitkiler bunlar, içtenlikle Allah'a yönelen her kulun gönül gözünü açmak ve ona öğüt ve ibret vermek 10, de bereketli bir su indirip onunla kullar için rızık olarak bahçeler ve biçilecek taneler ekinler, birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları bitirdik ve böylece onunla ölü bir beldeye hayat verdik. İşte dirilip kabirlerden çıkış da 13, önce Nûh kavmi, Res halkı ve Semûd kavmi, Âd ve Firavun, Lût'un kardeşleri, Eykeliler, Tübba'ın2 kavmi de yalanlamıştı. Bütün bunlar kendilerine gönderilen peygamberleri yalanladılar, böylece kendilerini uyardığım şey yaratmada acizlik mi gösterdik ki yeniden yaratamayalım? Doğrusu onlar, yeniden yaratılış konusunda şüphe insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de onun yaptıklarını alıp hiçbir söz söylemez ki onun yanında yaptıklarını gözetleyen ve kaydeden hazır bir melek sarhoşluğu bir hakikat olarak insana gelir de ona, "İşte bu, senin öteden beri kaçıp durduğun şeydir" öldükten sonra tekrar dirilmeleri için Sûr'a üfürülecek. İşte bu, tehdidin gerçekleşeceği beraberinde bir sevk edici, bir de şahitlik edici melek ile "Andolsun ki sen bundan gaflette idin. Şimdi gaflet perdeni açtık; artık bugün gözün keskindir" denir. melek şöyle der "İşte bu yanımdaki hazır."24, 25.Allah şöyle der "Atın cehenneme, hakka karşı inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!"26."Allah ile beraber, başka bir ilah edinen o kimseyi atın şiddetli azabın içine!" olan şeytan der ki "Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi." şöyle der "Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu konudaki uyarıyı size önceden yaptım."29."Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim." gün Cehenneme, "Doldun mu?" deriz. O da, "daha var mı?" Allah'a karşı gelmekten sakınanlara uzak olmayacak şekilde şöyle denir "İşte bu, size dünyada vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, onun emrini gözeten için, görmediği halde sırf saygıdan dolayı Rahmân'dan korkan ve O'na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir."34."Oraya esenlikle girin. İşte bu, ebedilik günüdür." kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda daha fazlası da onlardan önce, kendilerinden daha zorlu nice nesilleri helak ettik de ülke ülke dolaşıp kaçacak delik aradılar. Kaçacak bir yer mi var? bunda, aklı olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde altı evrede yarattık. Bize bir yorgunluk da halde onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ederek tespih bir kısmında ve secdelerin ardından da onu tespih Muhammed! Çağırıcının yakın bir yerden sesleneceği gün, o sese kulak gün insanlar hakka çağıran o korkunç sesi işiteceklerdir. İşte bu, kabirlerden çıkış biz diriltir ve öldürürüz. Dönüş de ancak gün yer, onların üzerinden süratle yarılıp açılır. Bu, hesap için bir toplamadır, bize göre onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O halde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur'an ile öğüt Suresi Arapça YazılışıKaf Suresi KonusuSûre Kur’ân-ı Kerîm’in önemine dikkat çektikten sonra, Mekke döneminde iman konularına ağırlık verildiği için öldükten sonra hesap vermek ve dünyada elde edilen sonuca göre muamele görmek üzere dirilme olayını açıklamakta, buna Allah’ın ilim ve kudretinin yeterli olduğuna dair kanıtlar getirmekte, geçmiş zamanlarda peygamberlerine inanmayan toplulukların acı sonlarına ait bilgiler vermekte, Hz. Peygamber’i ve ashabını sabır ve ibadete teşvik etmekte, baş kısmında olduğu gibi yine Kur’an’ın bilgilendirme ve uyarma işlevine dikkat çekerek son Suresi FaziletiSahâbe döneminden beri Kur’an’ı düzenli ve devamlı okuyan müslümanlar, günlük okunacak bölümleri, sûrelerin uzunluklarını göz önüne alarak ayırmışlar, bu ayırmaya tahzîb, her bölüme de hizb demişlerdir. İlk bölüm üç sûredir Bakara, Âl-i İmrân ve Nisâ. İkinci bölüm beş sûredir Mâide, Enâm, Arâf, Enfâl, Tevbe Berâe. Üçüncü bölüm yedi sûredir Yûnus, Hûd, Yûsuf, Rad, İbrâhim, Hicr, Nahl. Dördüncü bölüm dokuz sûredir İsrâ, Kehf, Meryem, Tâhâ, Enbiyâ, Hac, Mü’minûn, Nûr, Furkån. Beşinci bölüm on bir sûredir Şuarâ, Neml, Kasas, Ankebût, Rûm, Lokmân, Secde, Ahzâb, Sebe’, Fâtır, Yâsîn. Altıncı bölüm 13 sûredir Sâffât, Sâd, Zümer, Mü’min Gåfir, Fussılet, Şûrâ, Zuhruf, Duhân, Câsiye, Ahkåf, Muhammed, Fetih, Hucurât. Bundan sonraki bölümlerin genel adı “mufassal”dır; bunların uzun olanları Kåf, vasat orta uzunlukta olanları Abese, kısa kısâr olanları ise Duhâ sûreleri ile başlamaktadır. Mufassal genel bölümünün başında Hucurât mı yoksa Kåf mı bulunduğu konusunda görüş ayrılığı bulunmakla beraber çoğunluk Kåf sûresini mufassal bölümünün ilk sûresi olarak kabul etmişlerdir İbn Kesîr, VII, 370-371; İbn Âşûr, XXVI, 214.Kåf sûresini, Hz. Peygamber’in cuma hutbesinde, kurban ve ramazan bayramlarında, sabah namazının farzında sık sık okuduğuna dair sağlam rivayetler vardır Müslim, “Salât”, 165-171.Kaf Suresi Tefsir Kur'an YoluHz. Peygamber’in Kur’an vahiy yoluyla alıp tebliğ ettiği inanç esasları içinde en önemlileri; bir tek Allah’a kulluk tevhid ve öldükten sonra yeniden dirilme, hesap verme, cennet veya cehenneme girmedir âhiret. Müşriklerin yeniden dirilişi inkâr etmeleri üzerine onları ikna etmek maksadıyla Allah’ın ilmine, kudretine dikkat çekilmekte; insanlar ilk yaratılış ile çevrelerinde olup bitenlere, içinde yüzdükleri nimetlere bakarak yeniden yaratma ve diriltmenin mümkün olduğu konusunda düşünmeye teşvik edilmektedir. Müşriklerin hep tekrarladıkları bir şüpheleri vardır “Çürüyüp dağılmış, başka maddelere dönüşmüş bedene can vermek nasıl mümkün olabilir?” Kur’an’ın bu şüpheye karşı ileri sürdüğü delilin iki önemli unsuru vardır 1. Her şeyi yok iken var eden Allah yeniden var etmeye elbette kadirdir. 2. Ölen insanda neyin kaldığını, neyin eksildiğini, nelerin başka maddelere dönüştüğünü Allah eksiksiz olarak bilmektedir; bunların benzerini yaratmak ve ruhu bu bedene iade etmek O’nun için zor yılında 1372 vefat eden tarihçi ve tefsirci İbn Kesîr 1. âyetin tefsirinde “Kâf”ı açıklarken, gelenekte ilim, tenkit ve aklın ne ölçülerde kullanıldığını gösteren şu önemli tesbit ve görüşleri ortaya koymuştur “Eskilerden selef bazıları –Arap alfabesinden bir harf olan– Kâf’ın bir dağ olduğunu ve bütün dünyayı kuşattığını... ifade etmişlerdir. Sanırım bu da, Ehl-i kitap’tan bazı şeylerin alınıp nakledilebileceği görüşüne dayalı olarak İsrâiloğulları’ndan İsrâiliyat’tan alınmıştır. Bana göre bu gibi sözler, onların zındıkları tarafından, insanların din konusundaki bilgi ve inançlarını bozmak için uydurulmuştur. Bizim ümmetimizde bile bu kadar büyük din âlimleri, önderleri, hadis uzmanları bulunduğu ve aradan da fazla zaman geçmediği halde Peygamberimiz adına hadis uydurulduğuna göre –peygamberlerinden sonra bu kadar zamanın gelip geçtiği, âlimlerinin kitabı tahrif ettiği ve fâsıklığa saptığı bilinen– İsrâiloğulları’nda bu gibi hurafelerin uydurulup yayılması tabiidir. İsrâiloğulları’ndan bazı şeylerin nakledilebileceğini söyleyen rivayet, aklın câiz gördüğü haber ve bilgilerle sınırlıdır. Akıl yönünden imkânsız ve asılsız olduğu açık olan, yalan olduğu konusunda kuvvetli kanaat bulunan hurafeler bu cevaz nakledilmesi câiz görülen haberler ve bilgiler sınırı içine girmez” VI, 395.Kaf Suresi Kaçıncı Sayfada?Kâf suresi 517. sayfadan başlar ve 519. sayfada biter, 26. cüzde yer almaktadır.
❬ Önceki Sonraki ❭ إِن كُلُّ نَفْسٍ لَّمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌ İn kullu nefsin lemmâ aleyhâ hâfızhâfızun. Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde koruyucu bulunmasın. Diyanet İşleri Başkanlığı Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde koruyucu bulunmasın. Diyanet Vakfı 1-4 Gökyüzüne ve târıka sabah yıldızına yemin ederim. Târıkın ne olduğunu nereden bileceksin? O, karanlığı delen yıldızdır. Hiç kimse yoktur ki üzerinde bir koruyucu, bir denetleyici bulunmasın. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Hiçbir kimse yoktur ki, üzerinde bir gözetleyici olmasın. Elmalılı Hamdi Yazır Hiçbir nefis yoktur ki başında bir denetleyici bulunmasın. Ali Fikri Yavuz İşte and olsun o semâya ve bu Târık’a ki, hiç bir nefis yoktur ki, üzerinde bir gözetleyici melek olmasın... Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Bir nefis yoktur ki illâ üzerinde bir hâfız olmasın Fizilal-il Kuran Hiçbir can yoktur ki başında bir koruyucu olmasın. Hasan Basri Çantay Hiçbir nefs haaric değildir, ille onun üzerinde bir gözeten vardır. İbni Kesir Hiç bir nefis yoktur ki mutlaka onun üzerinde bir gözeten bulunmasın. Ömer Nasuhi Bilmen Hiçbir nefs yoktur ki, illâ onun üzerinde bir gözetici vardır. Tefhim-ul Kuran Üzerinde gözetleyici koruyucu bulunmayan hiçbir nefis kimse yoktur.
Tarık Suresi, Mekke döneminde inmiştir. 17 ayettir. Sure, adını birinci ayetteki “et-Târık” kelimesinden almıştır. Târık, şiddetle çarpan, vuran, gece gelen şey Suresi dinle Mehmet Emin AyTarık Suresi Arapça okunuşu Tarık Suresi okunuşu Tarık Suresi Diyanet meali﴾1﴿ Andolsun gökyüzüne ve gece çakıp görünene!﴾2﴿ O, gece çakıp görünen nedir bilir misin?﴾3﴿ Karanlığı delen yıldızdır.﴾4﴿ Hiç kimse yoktur ki, başında bir gözetleyeni bulunmasın.﴾5﴿ İnsan neden yaratıldığına bir baksın.﴾6﴿ O, atılan bir sudan yaratıldı.﴾7﴿ O su, bel ve göğüs kafesi arasından çıkar.﴾8﴿ Şüphesiz Allah onu öldükten sonra tekrar yaratmaya elbette kādirdir.﴾9-10﴿ O gün bütün sırlar ortaya dökülecek; artık insanın ne bir gücü vardır ne de yardımcısı.﴾11-13﴿ Andolsun içindekilerin gidip geldiği semaya ve tohumun filizlenmesiyle yarılan yere ki Kur’an hak ile bâtılı ayıran bir sözdür.﴾14﴿ O asla bir şaka değildir.﴾15﴿ Onlar bir tuzak kuruyorlar;﴾16﴿ Ben de bir karşı plan hazırlıyorum.﴾17﴿ Sen o inkârcılara süre ver, onlara biraz zaman tanı. ÖZGÜN 30. cüzde hangi sureler var? Son cüz kaçıncı sayfada, 30. cüz kaç sayfa? Tarık Suresi nuzülüMushaftaki sıralamada seksen altıncı, iniş sırasına göre otuz altıncı suredir. Beled sûresinden sonra, Kamer sûresinden önce Mekke’de Suresi'nin konusu Sûrede insanın yaratılışı, yapıp ettiklerinin kaydedildiği, öldükten sonra dirilmesi, Kur’an’ın muhtevasının ciddiyet ve önemi, inkârcıların tuzaklarının er geç bozulacağı gibi konulara yer veril SuresiYasin SuresiAyetel KürsiAsr Suresiİhlas SuresiFelak SuresiNas Suresi
tarık suresi 4 ayet fazileti