bEE52. Gelir ve kurumlar vergisi mükellefiyetinde vergiye tabi faaliyetlerin sürdürülmesi mükellefiyet tesisini icap ettirmektedir. Vergi mükellefiyeti Anayasal bir hak olup, bu hak mükelleflerin gelir getirici faaliyetlerini vergi dairelerine bildirmeleri ile ortaya çıkmaktadır. Gelir getirici bir faaliyeti olan şahıs bu faaliyetini vergi dairesinin ıttılası dışında bırakmış olması bu kişinin mükellef olmayacağı anlamına gelmez. Vergi daireleri mükelleflerin vergi sicil kayıtlarını resen silemezler. Bu konuda somut bir tespit yapılmadan veya vergi inceleme raporu ile durum tespit edilmeden veya sahte veya yanıltıcı fatura düzenlediği hakkında inceleme raporu bulunmayan kimselerin vergi kayıtları otomatik olarak silinemez. Esasen, sahte fatura düzenlendiği hakkında herhangi bir yargı kararı olmadan bir mükellefin idari görüşlere göre vergi kaydı silinmemesi gerekir. Bilindiği gibi, vergi daireleri 213 sayılı VUK’nun 160. maddesine göre işi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığı konusunda tespitler yapması halinde mükellefiyet kayıtlarını resen silebilmektedir. Yine aynı şekilde mükellefin adresinde yapılan yoklama işlemleri sonucunda adresinde bulunmadığı tespit edilmesi durumunda vergi daireleri resen mükelleflerin sicil kayıtlarını silebilmektedirler. [1] Mükelleflerle ilgili vergi dairelerinin resen mükellefiyet kaydını silmeleri konusunda 213 sayılı VUK’nunda 5228 sayılı yasanın 6. md hükmü ile önemli düzenlemeler yapılmıştır. Buna göre vergi daireleri adresinde bulunamayan mükelleflerle ilgili olarak resen vergi kayıtlarını silebilmektedir. Aynı mükellefin bir başka adreste faaliyette bulunması durumunda bu takdirde mükellefiyet kaydı yeni adreste devam ettirilecektir.[2] Yaşanan uygulamalarda, daha çok sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyen mükellefler konusundan vergi daireleri bu durumu önlemek amacıyla bir dizi yetkiler almış bulunmaktadır. Şu halde 213 sayılı VUK’nun 160. maddesine 5228 sayılı yasa ile eklenen hüküm gereğince; a Sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet kaydı açtıran mükelleflerle ilgili vergi daireleri resen bu mükellefiyeti sonlandırabilmeleri için mutlak surette bir vergi inceleme raporu ile bu mükellefiyet kaydını ancak terkin edebileceklerdir. b Yine adresinde bulunmayan veya bir başka adrese nakil olduğu halde bu durumu vergi dairesine bildirmeyen mükelleflerle ilgili resen terk işlemi yapılabilir. c Anonim veya limited şirketlerde şirket tüzel kişiliğinin adresinde bulunmaması durumunda veyahutta şirket ortak veya müdürlerine ulaşılmaması halinde bu şirketler vergi daireleri tarafından mükellefiyet kayıtları resen silinebilir. d Adresinde bulunmayan şirketlerle ilgili olarak sahte fatura düzenlediği konusunda somut tespitlerin olması durumunda bu şirketlerin mükellefiyet kayıtları ancak vergi incelemesi sonucunda inceleme elemanları tarafından düzenlenecek raporlarla mükellefiyet kayıtları ancak sonlandırılabilir.[3] e Ortada vergi incelemesi yokken hiçbir şekilde hiçbir şirketin vergi kaydı sonlandırılamaz. VEDOP ekran kaydı silinemez. f Öte yandan, 6455 sayılı Kanun ile 213 sayılı VUK mad. 153/A maddesi ile teminat hükmü getirilmiştir. Buna göre; sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediği haklarında düzenlenen vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen raporlar gereğince bunların tekrar ergi kaydı açtırabilmeleri için teminat istenmektedir. Uygulamada vergi daireleri adresinde bulunmayan ya da o anda “yoklama memurları” tarafından yoklama sırasında bulunmayan mükelleflerin bu yoklama işlemlerinin en az 2 kez farklı tarihlerde takip edilmesi gerekmektedir. Buna rağmen, adresinde bulunmayan mükelleflerle ilgili sahte belge düzenlediği konusunda vergi inceleme raporu bulunmayan mükelleflerin mükellefiyetleri resen silinemeyecektir. Gayrifaal ve adresinde bulunamayan şirketler ise geçici olarak mükellefiyet kayıtları kapatılabilir. Bu mükelleflerin herhangi bir şekilde ortaya çıkması halinde düzenlenecek yoklama fişleri ile tekrar mükellefiyet kayıtları açılacaktır. Öte yandan, uzun zamandan beri faaliyeti olmayan, içi boş gayrifaal şirketler bir şekilde fesh ve tasfiye hükümlerine göre tasfiye edilmeleri halinde vergi kayıtları yeniden açılacaktır. Vergi daireleri uygulamada adresinde bulunmayan şirketler için vergi incelemesine sevk işlemi yapmak suretiyle aynı anda da mükellefiyet kayıtlarını kapatmaktadırlar. Bu aşamada mükellefin bağlı olduğu meslek kuruluşuna hiçbir şekilde bilgi verilmemekte ve ilgili oda ile yazışma yapılmamaktadır. Oysaki, 213 sayılı VUK’nun 160. maddesinin 3. fıkrası değiştirilmiş olup, maddenin sonuna eklenen yeni fıkra ile adresinde bulunmayan şirketler hakkında sahte fatura düzenlediği konusunda bir tespit bulunması halinde durum bir vergi inceleme elemanı raporu ile bu mükelleflerin vergi kayıtları terkin olunmaktadır. Uygulamada bu madde hükmü vergi daireleri tarafından yanlış tatbik edilerek pek çok iyi niyetli mükellef hakkında yanlış kanaatler nedeniyle bu mükelleflerin vergi kayıtları sonlandırılarak çeşitli mağduriyetlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ortada herhangi bir vergi inceleme raporu bulunmazken mükelleflerin sahte fatura düzenledikleri iddiasıyla mükellefiyet kayıtların tek taraflı silinmesi hukuka uyarlı bir uygulama olamaz. [4] Bazı vergi daireleri tarafından mükelleflerin sicil kayıtları resen silinebilmekte, daha sonra mükelleflerin müracaatı üzerine yeniden bu kayıtlar açılabilmektedir. Arada geçen kapalı dönem tarihleri için vergi daireleri ileride vergi beyannamelerinin verilmesini talep ederek, bu beyannamelerin tamamlanması istenilmektedir. Bu aşamada geriye doğru verilen beyannameler için özel usulsüzlük cezaları kesildiği görülmektedir. Kanımızca, mükellefin vergi kayıtlarının kapalı olduğu dönemlerdeki beyannameler için özel usulsüzlük cezası kesilmesi yasal ve hukuka uyarlı bir uygulama olamaz. [5] Vergi dairesi tarafından vergi kaydı resen silinen mükelleflerin bu konuda idari yargıda dava açarak haklarını geri elde etmeleri veya kapanan vergi kayıtlarını yeniden açtırma olanakları mevcuttur. Bu konuda vergi kaydı silinen mükellefler işbu durumun kendilerine yazılı olarak tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde ilgili vergi mahkemesinde yürütme durdurma talepli iptal davası açmaları mümkündür.[6] - [1] 213 sayılı VUK md. 160 [2] Bu konuda Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan iç genelgeler için bkz. 2000/12 iç genelge, yayım tarihi 29/10/2000’dır. Yine aynı şekilde 2004/13 sayılı ve 2009/3 sayılı iç genelgeler incelenmelidir. [3] Vergi Daireleri Uygulama İç Genelgesi 2009/3. bu genelgeye göre daha önce mükellefiyet kaydı terkin edilen mükelleflerden tasfiyeye girdikleri öğrenilenlerin mükellefiyet kayıtları tasfiyeye girilen tarih olarak tesis edilmesi yolunda işlem yapılması uygulamada sorunlara neden olmaktadır. Özellikle, geçmiş 5 yılla ilgili beyanname verilmediği iddiasıyla e-beyan özel usulsüzlük cezaları ve takdire dayalı KDV, gelir, kurumlar ve stopaj tarhiyatları mükellefleri cezalandırmaktadır. [4] Yargıya intikal eden bir olay hakkında şirketin vergi kaydının vergi dairesi tarafından tek taraflı silinmiş olması ile beraber ticaret sicilinde ve ticaret odasında kaydı açık olan şirkete geçmişe yönelik Ba ve Bs beyannamesi vermemesi nedeniyle her ay ve dönem için TL özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. Yapılan cezalı tarhiyat için açılan dava nedeniyle verilen kararda 2006 ila 2010 yıllarına ilişkin Ba-Bs formlarının elektronik ortamda süresinde vermeyen mükellefe kesilen cezalar 2009/8 ve sonraki dönemlere ilişkin ise yazılı bildirim koşulu aranmadığından, bu dönemlere ilişkin Ba-Bs formlarının verilmediğinden bahisle kesilen cezaların tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Bkz. İzmir 2. Vergi Mahkemesi kararı, gün ve E2011/1484-K2011/2129 sayılı kararı. [5] Yüksek mahkeme Danıştay tarafından verilen kararlarda elektronik beyanla ilgili kesilen cezalar 2009 yılının 8. ay ve sonraki dönemlere ilişkin cezalar kaldırılmıştır. Çünkü yazılı bildirim şartı aranmadığından dolayı 2009 ve 8. aydan önceki dönemlerde kesilen cezalar kaldırılarak terkin edilmektedir. Bkz. Danıştay 3. Dairesinin gün ve E2010/101-K2011/903 sayılı kararı ve gün ve E2010/903-K2011/1006 sayılı kararları da bu yöndedir. [6] 2577 sayılı İYUK, md. 7
Vergi Usul Kanunu madde 359/b-1 den alınan ceza ve temyizi Değerli Hukukçu arkadaşlar, aşağıda yazdığım konu ile ilgili olarak bazı sorularım olacak, cevaplarsanız çok memnun kalırım. Zira benim avukatımdan aldığım bilgilerden pek fayda göremedim. Çok fazla hukuki terimler ile kafamı karıştırdı doğrusu. Hakkımda açılan 213 sayılı kanuna muhalefet suçundan dolayı mahkeme hapis cezasına karar verdi. Bu kararı aynen aşağıya yazıyorum. Davanın içeriği Sigortalı olarak çalıştığım şirketin sahiplerinin ben ve eşim adına şirket kurup kendi firmalarına taşeronluk yaptırmaları ve bu süre zarfında KDV giderlerinin bu üzerime kurulmuş firma üzerinde bırakılmasıdır. Sonrasında ise sahte fatura kullandıkları ortaya çıkmış ancak şirket müdürü olarak ben yargılanmış bulunmaktayım. O şirkette sigortalı olarak işçi pozisyonunda çalışmam ve bunu ispat etmemde bu dava üzerinde bir etki yaratmamıştır. Sahibi akrabam olan şirket sahibide bu konudaki ifadesinde işlemlerin hiçbirinden haberinin olmadığını bu tür işlemleri benim yaptığını söylemiştir. Ayrıca taşeronluk işlemlerinden dolayı benim adıma olan şirketin ana firmaya kestiği faturaların karşılığında hiç bir ödeme yasal yollardan yapılmamıştır. Bu durumuda mahkemede dile getirmemize rağmen hakim bu kararı vermiştir. Bu ödemeler ile ilgili olarak Yargıtaya bilgi verilebilirmi? yada ana firma hakkında alacak davası açılabilirmi? Hüküm 1- Sanığın sübut bulunan 2003 yılına ait sahte fatura kullanmak suçundan eylemine uyan 217 sayılı VUK .nun 359/b-1 mad. gereğince suçun işleniş biçimi ve özellikleri göz önüne alınarak takdiren 18 AY HAPSİ İLE CEZALANDIRILMASINA, Sanığın cezasından TCK. nun 80. maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında artış yapılarak 21 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, Sanığın cezasından başkaca indirime ve arttırıma kanunen yer olmadığına, Sanığın kişiliği, sabıkalı oluşu, suçun işlenmesindeki özellikler ile ileride bir daha suç işlemekten çekineceğine dair mahkememize olumlu kanaat gelmemesi nedenleriyle hakkında 647 sayılı Yasanın 6 ve 5728 sayılı Yasa ile değişik CMK nun 231/5 nci maddelerinin tatbikine yer olmadığına, Katılan kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 575 tl vekalet ücretinin sanıktan alınıp katılana verilmesine, Sanıkların sarfına neden oldukları 5 çağrı kağıdı tutarı 22,5 tl yazışma gideri tl ve bilirkişi ücreti 100 tl olmak üzere 124,15 tl yargılama giderinin sanıktan tahsiline, Sanık müdafiinin yüzüne karşı, katılan vekilinin yokluğunda, huzuru ile talebe uygun olarak 7 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere temyiz edildiğinde Yargıtay ilgili Ceza Dairesine gönderilmek üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. Şeklindedir. 1- Şimdi bu karara göre avukatım bana cezanın en alt limitten verildiğini söylemektedir, bu doğrumu bilemiyorum açıkcası, 2- Ayrıca dosyayı temyiz ettiğini ve uzun bir süre yargıtayda kalabileceğini ve büyük ihtimal ile bozma kararının çıkabileceğini söylemektedir. Bu anlamda sizlerin görüşlerini almak isterim. 3- Temyiz edilen bu tür bir kararın zaman aşımı sürelerinin ne kadar olduğunu bilmiyorum, sizlerden bu konuda da bilgi talep etmekteyim. Suçun işleniş tarihi 2003 yılı vergi dönemi, davanın ilk açılış tarihi 2008 mart ayıdır karar tarihi ise 2009/nisan ayıdır 4- Bu konuda duyduğuma göre çok emsal karar varmış, yakın akrabalarının üzerine şirket kurma vs gibi işlemler ancak Yargıtayın web sitesini çok araştırdım maalesef Hukukçu olmadığımdan bulamadım. Bu tür emsal karar biliyormusunuz? 5- Maalesef yaşamımdaki ilk mahkeme deneyiminden böyle bir ceza almış bulunmaktayım, bu durum aile birliğimede ciddi zararlar vermiş, eşimle beni boşanma aşamasına getirmiştir. Sizden ricam bu konuda bildiklerinizi benimle paylaşmanızdır. Şimdiden çok teşekkür eder , saygılar sunarım. Engin Hukuki NET Güncel Haber 13-05-2009 132143 Nedir? Re Vergi Usul Kanunu madde 359/b-1 den alınan ceza ve temyizi Yürürlükte bulunan Vergi usul kanununa göre KAÇAKÇILIK SUÇLARI VE CEZALARI Madde 359 - Değişik madde 22/07/1998 - 4369/14 md.;Değişik madde 23/01/2008-5728 a Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan; 1 Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler, 2 Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, Hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edilir. Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir. b Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir. c Bu Kanun hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 371 inci maddedeki pişmanlık şartlarına uygun olarak durumu ilgili makamlara bildirenler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz. Kaçakçılık suçlarını işleyenler hakkında bu maddede yazılı cezaların uygulanması 344 üncü maddede yazılı vergi ziyaı cezasının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez. CEZADAN İNDİRİM Madde 360 - Değişik madde 22/07/1998 - 4369/15 md.;Değişik madde 23/01/2008-5728 359 uncu maddede yazılı suçların işlenişine iştirak eden suç ortaklarının bu suçların işlenmesinde menfaatinin bulunmaması halinde, Türk Ceza Kanununun suça iştirak hükümlerine göre hakkında verilecek cezanın yarısı indirilir. ÖNEMLİ NOT Suçun işlenme tarihi 2003 olduğuna göre o tarihteki VUK. ve karar verilirken yürürlükteki VUK. karşılaştırılır, hangisi sanığın lehine ise o uygulanır. Bu itibarla linkindeki maddesine de bakmanız gerekmektedir. Re Vergi Usul Kanunu madde 359/b-1 den alınan ceza ve temyizi sunyata rumuzlu üyeden alıntı Değerli Hukukçu arkadaşlar, aşağıda yazdığım konu ile ilgili olarak bazı sorularım olacak, cevaplarsanız çok memnun kalırım. Zira benim avukatımdan aldığım bilgilerden pek fayda göremedim. Çok fazla hukuki terimler ile kafamı karıştırdı doğrusu. Hakkımda açılan 213 sayılı kanuna muhalefet suçundan dolayı mahkeme hapis cezasına karar verdi. Bu kararı aynen aşağıya yazıyorum. Davanın içeriği Sigortalı olarak çalıştığım şirketin sahiplerinin ben ve eşim adına şirket kurup kendi firmalarına taşeronluk yaptırmaları ve bu süre zarfında KDV giderlerinin bu üzerime kurulmuş firma üzerinde bırakılmasıdır. Sonrasında ise sahte fatura kullandıkları ortaya çıkmış ancak şirket müdürü olarak ben yargılanmış bulunmaktayım. O şirkette sigortalı olarak işçi pozisyonunda çalışmam ve bunu ispat etmemde bu dava üzerinde bir etki yaratmamıştır. Sahibi akrabam olan şirket sahibide bu konudaki ifadesinde işlemlerin hiçbirinden haberinin olmadığını bu tür işlemleri benim yaptığını söylemiştir. Ayrıca taşeronluk işlemlerinden dolayı benim adıma olan şirketin ana firmaya kestiği faturaların karşılığında hiç bir ödeme yasal yollardan yapılmamıştır. Bu durumuda mahkemede dile getirmemize rağmen hakim bu kararı vermiştir. Bu ödemeler ile ilgili olarak Yargıtaya bilgi verilebilirmi? yada ana firma hakkında alacak davası açılabilirmi? Hüküm 1- Sanığın sübut bulunan 2003 yılına ait sahte fatura kullanmak suçundan eylemine uyan 217 sayılı VUK .nun 359/b-1 mad. gereğince suçun işleniş biçimi ve özellikleri göz önüne alınarak takdiren 18 AY HAPSİ İLE CEZALANDIRILMASINA, Sanığın cezasından TCK. nun 80. maddesi gereğince takdiren 1/6 oranında artış yapılarak 21 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA, Sanığın cezasından başkaca indirime ve arttırıma kanunen yer olmadığına, Sanığın kişiliği, sabıkalı oluşu, suçun işlenmesindeki özellikler ile ileride bir daha suç işlemekten çekineceğine dair mahkememize olumlu kanaat gelmemesi nedenleriyle hakkında 647 sayılı Yasanın 6 ve 5728 sayılı Yasa ile değişik CMK nun 231/5 nci maddelerinin tatbikine yer olmadığına, Katılan kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 575 tl vekalet ücretinin sanıktan alınıp katılana verilmesine, Sanıkların sarfına neden oldukları 5 çağrı kağıdı tutarı 22,5 tl yazışma gideri tl ve bilirkişi ücreti 100 tl olmak üzere 124,15 tl yargılama giderinin sanıktan tahsiline, Sanık müdafiinin yüzüne karşı, katılan vekilinin yokluğunda, huzuru ile talebe uygun olarak 7 gün içinde temyiz yolu açık olmak üzere temyiz edildiğinde Yargıtay ilgili Ceza Dairesine gönderilmek üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. Şeklindedir. 1- Şimdi bu karara göre avukatım bana cezanın en alt limitten verildiğini söylemektedir, bu doğrumu bilemiyorum açıkcası, 2- Ayrıca dosyayı temyiz ettiğini ve uzun bir süre yargıtayda kalabileceğini ve büyük ihtimal ile bozma kararının çıkabileceğini söylemektedir. Bu anlamda sizlerin görüşlerini almak isterim. 3- Temyiz edilen bu tür bir kararın zaman aşımı sürelerinin ne kadar olduğunu bilmiyorum, sizlerden bu konuda da bilgi talep etmekteyim. Suçun işleniş tarihi 2003 yılı vergi dönemi, davanın ilk açılış tarihi 2008 mart ayıdır karar tarihi ise 2009/nisan ayıdır 4- Bu konuda duyduğuma göre çok emsal karar varmış, yakın akrabalarının üzerine şirket kurma vs gibi işlemler ancak Yargıtayın web sitesini çok araştırdım maalesef Hukukçu olmadığımdan bulamadım. Bu tür emsal karar biliyormusunuz? 5- Maalesef yaşamımdaki ilk mahkeme deneyiminden böyle bir ceza almış bulunmaktayım, bu durum aile birliğimede ciddi zararlar vermiş, eşimle beni boşanma aşamasına getirmiştir. Sizden ricam bu konuda bildiklerinizi benimle paylaşmanızdır. Şimdiden çok teşekkür eder , saygılar sunarım. Engin Naylon fatura düzenlemekten mahkemece suçunuz sabit görülmüş. Yani naylon fatura düzenlediğiniz mahkemece kabul edilmiş durumda Yargıtaya başvururken 1-Ben naylon fatura düzenlemedim. Demeniz gerekir. Buna delil olarak örneğin faturaarda imzam yok, faturaları ben kendi el yazımla yazmadım diyebilirsiniz. 2-Faturayı mahkeme naylon kabul ettikten sonra o faturanın nasıl ödendiğini araştırmaması çok normaldir. Yani ödeme ile ilgili ileri süreceğiniz iddialar çok önemli değil. 3- Yargıtay bozma kararı vermeyebilir. Bunun için sizin hangi gerekçeleri ileri sürerek bozma talep ettiğiniz önemlidir. 4-Suç 2003 yılında işlendiğine göre 7,5 yıl sonra dava zamanaışmına uğrar. Yani 2011 yılının 10'ncu ayının sonunda... 5-Emsal karardan çok siz kendi durumunuzu ayrıntılı olarak anlatsanız daha çok yardımcı olabiliriz. Yani mahkeme nasıl bu kadar kesin olarak sizin naylon fatura kestiğinize karar verdi. Ona bakmak gerek... 6- Aile birliğiniz için üzüldüm ama elden ne gelir. Başa gelen çekilir. Şimdi kendinizi temize çıkaracak olay ve delilleri düşünmeniz gerekiyor.
VUK 359 Vergi Usul Kanunu 359. madde düzenlemesinde yer alan vergi kaçakçılığı suçu günümüzde sıkça ceza yargılamasına konu olan bir suç çeşididir. Bu suçla yargılanan kişiler için yargılama süreci dikkat edilmesi gereken ayrıntılar içerir. Yazımızda vergi kaçakçılığı suçu nedir, hangi fiiller bu suçun oluşmasına sebep olur, suça ilişkin belirlenen zamanaşımı süresi nedir gibi konu ile ilgili merak edilenleri tüm ayrıntılarıyla birlikte yanıtlayacağız. Bu nedenle yazımızı dikkatle okumanızı öneririz. İçindekiler1 Vergi Kaçakçılığı Suçu VUK 359 ve Cezası Nedir?2 Vergi Kaçakçılığı Suçu Oluşturan Fiiller3 Vergi Kaçakçılığı Suçlarında Şikayet ve Uzlaşma4 VUK 359 Suçunda Zamanaşımı Süresi5 VUK 359 ile İlgili Bilinmesi Gerekenler6 Son Olarak Dikkat Edilmesi GerekenlerVergi Kaçakçılığı Suçu VUK 359 ve Cezası Nedir? Vergi kanunları uyarınca tutulan, düzenlenen ve saklanması ve ibraz edilmesi zorunlu olan belge, kayıt ve defterlerin usulüne uygun olarak düzenlenmesi, kayıtlarda değişiklik ve tahrifat yapılması, yok edilmesi, bu kayıtlarda hileler yapılmasına vergi kaçakçılığı suçu denir. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu madde 359’da bulunan ve kanuna göre uyulması gereken kurallar aykırı hareket edilmesi ile oluşan vergi kaçakçılığı suçuna ilişkin yapılacak soruşturma ve kovuşturma Ceza Muhakemesinin genel hükümlerine göre yapılır. VERGİ KAÇAKÇILIĞI SUÇU CEZASI Suç Fiili VUK 359 Cezası Vergi ile ilgili tutulan hesap ve muhasebe işlemlerinde hile yapma Yasal olmayan özel defterler tutma Gerçek olmayan veya işlemle ilgisiz kişiler adına hesap açma Tutulan belge, defter ve kayıtlarda tahrifat yapma, tahrifat yapılan belgeyi kullanma Yetkili kişilere tutulan defter, kayıt ve ve belgeleri ibraz etmeme, gizleme Yanıltıcı belge düzenleyerek kullanma VUK 359/a-1,2 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilir Vergi ile ilgili bilgiler içeren defter, belge ve kayıtların yok edilmesi, Defter sayfalarını değiştirme, yok ederek yenilerini ekleme, Sahte belge düzenleme ve bunları kullanma VUK 359/b 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir Yalnızca Maliye Bakanlığı ile anlaşması olan kişilerin basabileceği belgeleri anlaşma olmaksızın basma, Yetkisiz kişilerce basılan bu belgeleri kullanma. VUK 359/c 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir. Vergi Kaçakçılığı Suçu Oluşturan Fiiller Defter, Kayıt ve Belgelerin Tahrif Edilmesi Saklanması ve ibraz edilmesi zorunlu olan vergiye ilişkin bilgiler içeren defterdeki yazıların silinmesi, rakamların okunmayacak şekilde karalanması, kayıtlarda da aynı şekilde vergi matrahının tespit edilmesinin zorlaştırılması veya imkansız hale getirilmesi vergi kaçakçılığı suçunu oluşturur. Defter Kayıt ve Belgeleri Gizleme Vergi incelemesi yapılırken noter tarafından onaylanmış vergiye ilişkin bilgiler içeren kayıtlar veya herhangi bir şekilde varlığı tespit edilen defter ve belgelerin yetkili kişilere ibraz edilmemesi ve bu kayıt, belge ve defterlerin saklanması vergi kaçakçılığı suçunu oluşturur. Yanıltıcı Belge Düzenleme veya Bu Belgelerle İşlem Yapma Vergi ile ilgili durumların belgelenmesi sırasında bilgilerin nitelik veya niceliğinin değiştirilerek eklenmesi ile ve bu gerçeğe aykırı bilgi içeren belgelerin kullanılması vergi kaçakçılığı suçuna sebebiyet verir. Bir ticari işletmenin satın aldığı iş makinelerinin faturalandırmasını yaparken alınan malın cins, fiyat yönünden gerçeğe aykırı beyanda bulunması bu duruma örnek gösterilebilir. Muhasebe ve Hesap Hileleri Yapma Çoğunlukla yasadışı işlemler yapan kişiler yaptıkları yasadışı eylemleri gizlemek amacıyla bu yola başvurur. Bu yol ile usule uygun vergilendirme yapılmaması sonucunda gerçek matrahın ortaya çıkmasına engel olarak daha az vergi ödemek hedeflenmektedir. Gerçeğe Aykırı Hesap Açma Vergi kayıtlarıyla hiçbir ilgisi olmayan veya gerçekte olmayan kişiler adına hesap açmak vergi kaçakçılığı suçunu oluşturur. Gerçek hayatta olmayan kendi hesap oluşturarak varmış gibi gösterdiği müşterisine malların satılmış gibi gösterilmesi örnek gösterilebilir. Çift Defter Tutma Elbette vergi kayıtlarına ilişkin olarak defter tutmak gerekli hatta bazı durumlarda zorunludur. Ancak kanunda belirtilen durumlar dışında ticari hesap ve işlemlerin kaydedildiği farklı özel defterler tutulması bu suçun oluşmasına neden olur. Veresiye satış yaparak sattığı malları elden teslim eden şirketin bu satışa ilişkin borç ve alacaklarını kaydettiği veresiye defteri bulunması bu duruma örnek verilebilir. Defter Belge ve Kayıtlarda Sahtecilik Vergilerin hesaplanmasına ilişkin bilgilerin yer aldığı defter, belge veya kayıtların yok edilmesi, yok edilen sayfaların değiştirilerek farklı sayfaların eklenmesine yönelik fiiller vergi kaçakçılığı suçunu oluşturur. Vergi Kaçakçılığı Suçlarında Şikayet ve Uzlaşma Uzlaşma genel olarak bir suç ile ilgili hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan sanık/şüpheli ile suçun işlenmesi nedeniyle mağdur konumunda olan kişilerin bir uzlaştırmacının aracılık etmesi ile iletişim kurarak anlaşması anlamına gelir. VUK 359 düzenlemesinde yer alan vergi kaçakçılığı suçu uzlaşma kapsamında olan suçlar arasında değildir. Vergi ziyaı suçu şikayete tabi suçlar arasında değildir. Bu suç yetkili makamlar tarafından resen soruşturulur. Bu nedenle vergi ziyaı suçu için şikayette bulunma süresi belirlenmemiştir. Ancak vergi ziyaı suçuna ilişkin yargılama yapılırken zamanaşımına dikkat edilmelidir. VUK 359 Suçunda Zamanaşımı Süresi Vergi kaçakçılığı suçlarında uygulanacak zamanaşımı süresi Türk Ceza Kanununda düzenlenen genel zamanaşımı kurallarına göre belirlenir. Bu düzenlemeye göre VUK 359 suçuna uygulanacak zamanaşımı süresi 8 yıldır. Ancak bu zamanaşımı süresinin ne zaman başlayacağı suçun oluşmasındaki neden olayın fiillere göre değişiklik gösterir Sahte hesap açarak vergi kaçakçılığı suçu işlenmiş ise hesabın açıldığı tarih Sahte belge düzenleyip kullanma halinde bu belgelerin düzenlendiği tarih Saklanması ve ibraz edilmesi zorunlu olan belgelerin yok edilmesi halinde yok etmeye yönelik işlemin gerçekleştirildiği tarih Vergi kayıtlarına ilişkin defter belge ve kayıtların tahrif edilmesi durumunda tahrifatın yapıldığı tarih zamanaşımının başladığı tarih olarak esas alınır. VUK 359 ile İlgili Bilinmesi Gerekenler VUK 359 Cezası Adli Para Cezasına Çevrilebilir Mi Ceza yargılaması sonucunda kişi hakkında verilen cezanın 1 yılın altında olması durumunda diğer şartların sağlanması ile verilen ceza adli para cezasına çevrilebilir. Vergi kaçakçılığı suçları sonucunda verilecek ceza miktarları adli para cezasına çevrilme için belirlenen ceza miktarını 1 yıl aştığı için bu suçun işlenmesi nedeniyle verilen hapis cezaları adli para cezasına çevrilemez. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Mümkün Müdür Hükmün açıklanmasının geri bırakılması için belirli birtakım şartların gerçekleşmiş olması aranır. Bu koşulların gerçekleşmesi sonucu kişi hakkında HAGB kararı verilir. Bu kararın verilmesi üzerine kişiye verilen ceza uygulanmaz. Bu süreçte kişi 5 yıllık denetime tabi tutularak bu süreçteki fiilleri gözetim altına alır. Denetim sürecinde kişinin kasten başka bir suç işlenmemesi durumunda 5 yıllık süre tamamlanırsa kişi hiç suç işlememiş gibi bir sonuç ortaya çıkar. Ancak denetim sürecinde başka bir suçtan hakkında hüküm verilirse her iki suç da uygulanacaktır. Yani sonuç olarak vergi kaçakçılığı suçunun işlenmesi nedeniyle verilen hapis cezası için hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkündür. Erteleme Müessesesi Bu Suçta Uygulanabilir Mi Vergi kaçakçılığı suçunun işlenmesi nedeniyle kişinin aldığı hapis cezasının ertelenmesi mümkündür. Erteleme kararı cezanın ileri bir tarihte uygulanması şeklinde anlaşılmamalıdır. Cezanın ertelenmesi kararı verilmesi sonucunda kişi belirli bir denetim süresinde şartlara uygun davranırsa cezası uygulanmış gibi bir sonuç ortaya çıkar. Son Olarak Dikkat Edilmesi Gerekenler Yukarıda konu ile ilgili olarak vergi kaçakçılığı suçu ve cezası nedir, VUK 359 suçunun oluşmasına etken olan fiiller nelerdir, suça ilişkin zamanaşımı süresi nedir gibi konu ile ilgili merak edilen en önemli hususları açıkladık Görüldüğü üzere dikkat edilmesi gereken özelliklere sahip ve yargılama sonunda ciddi cezalar verilmesine neden olan bir suçtur bu. Yargılama sürecinde işlemleri eksiksiz hukuka uygun yapmak oldukça önemlidir. Bu nedenle ceza yargılaması sürecinde ve devamında bir ceza avukatından yardım almak sürecin sorunsuz ilerlemesi için önem arz eder.
YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2013/11-645 YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2013/11-645 K. 2014/482 T. • SAHTE FATURA DÜZENLEMEK Dava Zamanaşımı Süresi – Sanığa Atılı Vergi Usul Kanununa Muhalefet Suçuna 213 Sayılı Kanunun 359/A-2 18 Aydan 3 Seneye Kadar Hapis Cezası Öngörülmüş Olup 765 S. Kanunun 102/4. Uyarınca 5 Yıllık Asli Dava Zamanaşımı Süresine Tâbi Olduğu • DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİ Sahte Fatura Düzenlemek Suçu – 765 Sayılı Kanunun 102/4. Uyarınca 5 Yıllık Asli Dava Zamanaşımı Süresine Tâbi Olduğu • DAVA ZAMANAŞIMININ KESİLMESİ Sahte Fatura Düzenlemek Suçu – Dava Zamanaşımını Kesen Son İşlem Olan Sorgunun Yapıldığı ve Eylemin Daha Fazla Cezayı Gerektiren Başka Bir Suçu Oluşturma İhtimalinin Bulunmadığı Olayda 5 Yıllık Asli Zamanaşımı Yerel Mahkemece Direnme Hükmünün Verildiği Tarihten Önce Dolmuş Bulunduğundan Asli Dava Zamanaşımının Gerçekleştiği • VERGİ USUL KANUNU’NA MUHALEFET Dava Zamanaşımı Süresi – 765 S. Kanunun 102/4. Uyarınca 5 Yıllık Asli Dava Zamanaşımı Süresine Tâbi Olduğu/Dava Zamanaşımını Kesen Son İşlem Olan Sorgunun Yapıldığı ve Eylemin Daha Fazla Cezayı Gerektiren Başka Bir Suçu Oluşturma İhtimalinin Bulunmadığı Olayda 5 Yıllık Asli Zamanaşımı Yerel Mahkemece Direnme Hükmünün Verildiği Tarihten Önce Dolmuş Bulunduğu 213/ 765/ ÖZET Sanık hakkında görülen dava sahte fatura düzenlemek suçuna ilişkindir. Sanığa atılı Vergi Usul Kanununa muhalefet suçuna 213 sayılı Kanunun 359/a-2 maddesinde 18 aydan 3 seneye kadar hapis cezası öngörülmüş olup, 765 sayılı Kanunun 102/4. maddesi uyarınca 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tâbidir. Dava zamanaşımını kesen son işlem olan sorgunun tarihinde yapıldığı ve eylemin daha fazla cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimalinin bulunmadığı olayda, 5 yıllık asli zamanaşımı yerel mahkemece direnme hükmünün verildiği tarihinden önce tarihinde dolmuş bulunmaktadır. Bu itibarla; yerel mahkeme direnme hükmünün asli dava zamanaşımının gerçekleştiği gözetilmeden yargılamaya devamla beraat hükmü kurulması isabetsizdir. DAVA Vergi Usul Kanununa muhalefet suçundan sanık M. İ.’nin beraatine ilişkin, İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen gün ve 320-660 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince gün ve 10375-21667 sayı ile; “… Vergi suçu ve ekindeki vergi inceleme raporundan sanığın sahte fatura kullanmak suçu nedeniyle yapılan inceleme sırasında 2000 takvim yılına ait defter ve belgelerin tarihli yazı ile istendiği, sanığın tarihli vergi denetmeni ile birlikte tutulan tutanak içeriğine göre işyerini devrettiği H. Y. na ait atölyede çıkan yangında zayi olduğu gerekçesi ile ibrazdan kaçındığı, vergi mükellefiyeti sanık adına olup, savunması ve dosya kapsamından işyerinin resmi yoldan devrine ilişkin bir belge bulunmadığı, hükme dayanak yapılan tarihli yangın raporu ve bu olayla ilgili soruşturma evrakı içeriğinden de yangının hızar makinelerinin bulunduğu bölümdeki talaş ve tahta parçalarından çıktığı, 2000 yılı defter ve belgelerini saklama ve ibraz mükellefiyetin sanığa ait bulunmasının yanında, çıkan yangında zayi olduğuna ilişkin bir tespitin de bulunmadığı gözetilmeden sanığın mahkumiyeti yerine yazılı şekilde isabetsiz gerekçe ile beraatine karar verilmesi…”, Nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir. Yerel mahkeme ise gün ve 1158-121 sayı ile; “… Sanık hakkında her ne kadar 1999 yılına ait defter ve belgelerini ibraz etmediği gerekçesi ile Vergi Usul Kanuna muhalefet suçundan kamu davası açılmış ise de; sanığın işini tarihinde terk ettiği ve beyanına göre işyerini kayın biraderi olan H. Y. na devrettiği bu işyerinin İzmir C. Başsavcılığınca gönderilen takipsizlik kararına göre tarihinde çıkan yangında yandığı ve sanığın beyanına göre defter ve belgelerin bu işyerinde bulunduğu ve bunun aksine de bir delil elde edilemediği bu suretle sanığa atılı suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmadığından sanığın beraatine karar vermek gerekmiştir…”, Gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir. Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay “zamanaşımı nedeniyle bozma ve düşme” istekli gün ve 197057 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır KARAR Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı suçun sübutuna ilişkin ise de, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan ve dava zamanaşımı yönünden lehe hükümler içeren 765 sayılı TCK’nun 102. maddesinde, kanunlarda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, maddenin dördüncü fıkrasında da beş seneden fazla olmamak üzere hapis ya da para cezalarını gerektiren suçlarda bu sürenin beş sene olacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 104/2. maddesi uyarınca kesen bir nedenin bulunması halinde kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak olan zamanaşımı, ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır. Ceza Genel Kurulunun gün ve 655-1823 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında da açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup, davayı düşüren hallerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, yerel mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Sanığa atılı Vergi Usul Kanununa muhalefet suçuna 213 sayılı Kanunun 359/a-2 maddesinde 18 aydan 3 seneye kadar hapis cezası öngörülmüş olup, 765 sayılı Kanunun 102/4. maddesi uyarınca 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tâbidir. Dava zamanaşımını kesen son işlem olan sorgunun tarihinde yapıldığı ve eylemin daha fazla cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimalinin bulunmadığı olayda, 5 yıllık asli zamanaşımı yerel mahkemece direnme hükmünün verildiği tarihinden önce tarihinde dolmuş bulunmaktadır. Bu itibarla; yerel mahkeme direnme hükmünün asli dava zamanaşımının gerçekleştiği gözetilmeden yargılamaya devamla beraat hükmü kurulması isabetsizliğinden bozulmasına, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir. SONUÇ Açıklanan nedenlerle; 1- İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin gün ve 1158-121 sayılı direnme hükmünün asli dava zamanaşımının gerçekleştiği gözetilmeden yargılamaya devam edilerek beraat hükmü kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA, Ancak, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE, 2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi. yarx
Yargılamalar hazır şablonla yapılıyor, hüküm verilirken çoğu kez bilirkişi raporunun sonuç bölümüne bakmakla yetiniliyor 11 Mart 2017 Cumartesi 1523 VUK 359 ve 360 ıncı maddelerdeki suçlardan yargılama vergi dairesinin vergi suçu raporu, rapor değerlendirme komisyonun mütalaası ve bunlara dayalı olarak Cumhuriyet savcılığının hazırladığı iddianame ile başlıyor. Birkaç duruşmadan sonra dosya bilirkişiye gönderiliyor. Mahkeme bilirkişi raporunun sonuç bölümüne göre hüküm veriyor. Bilirkişi raporları, vergi müfettişlerinin vergi suçu raporlarının tekrarından ibarettir. Bilirkişi raporunun % 80 i kopyala yapıştırma ile oluşuyor. Bu şekilde verilen hükümlerin % 80 i şimdiye kadar Yargıtay tarafında bozulmakta idi. Şimdilerde bu dosyalara Bölge Adliye Mahkemelerine gidiyor. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18 inci Ceza Dairesi vergi suçlarına bakıyor. 18. Ceza Dairesi tıpkı Yargıtay gibi asliye ceza mahkemelerinin kararlarını bozuyor. Dairenin bozma nedeni daha çok kararların gerekçesiz olması. Yargıtay 21 inci Ceza Dairesinin usulsüz elde edilen deliller ve hükmün gerekçesiz olması nedeniyle bir bozma kararı. İki bozma nedeni 1-…………………….işlemi genel kolluk görevlilerince değil, vergi inceleme elemanları tarafından gerçekleştirilecektir. VUK'nın 147. maddesinde, “bu bölümde açıkça yazılı olmayan hallerde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun arama ile ilgili hükümlerinin uygulanacağı"nın belirtilmesinden maksat, bu Kanun'un aramaya ilişkin 142-146. maddelerinde açıkça düzenlenen konularda bu hükümlerin, açıkça düzenlenmeyen konularda ise CMK hükümlerinin uygulanmasının sağlanmasıdır. 2-….gerekçeden yoksun şekilde hüküm kurulması, Kararın tamamı 21. Ceza Dairesi 2016/8007 E. , 2016/7866 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na muhalefet,resmi belgede sahtecilik HÜKÜM Sanıklar ... ve ... Beraat Sanık ... Beraat, Mahkumiyet Sanık ... Mahkumiyet I Sanık ... müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanık müdafiinin tarihinde usulüne uygun tebliğ edilen hükmü, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 310. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süre geçtikten sonra tarihli dilekçe ile temyiz ettiği anlaşıldığından, temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE, II Katılan vekilinin sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Yüklenen suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan vekilinin, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, III Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin ve sanıklar ... ve ... hakkında vergi usul kanununa muhalefet suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik ... ve ... müdafilerinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanıklardan ... hakkında, 58. maddesinin uygulanmaması isabetsizliği aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır. 1 Sanıklardan ... ve ... hakkında sahte belge düzenlediği iddiasıyla kamu davası açılmışsa da; sanıklara yüklenen eylemin 213 sayılı Vergi Usul Yasasının 359/b-1. maddesinde tanımlanan bu suç nedeniyle verilmiş bir mütalaa bulunmadığı görülmekle, öncelikle durma kararı verilip, 213 sayılı yasanın 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceği sorularak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde hüküm kurulması; 2 Sanıklardan ...'ın üzerinde ve ikametinde yapılan arama sonucunda ele geçen faturalar nedeniyle tüm sanıklar hakkında sahte fatura düzenlemekten kamu davası açılmışsa da; dosyanın incelenmesinde, soruşturmanın ...'ın para karşılığı fatura sattığına ilişkin ihbar telefonuyla başladığı, bunun üzerine... Emniyet Müdürlüğü tarafından Cumhuriyet savcısından ...'ın üzerinde ve ikametgahında arama talep edildiği, Cumhuriyet savcısının oluru ile arama yapıldığı ve suça konu faturalara ulaşıldığı anlaşılmuştır. 5271 sayılı CMK’nın 116 ve devamı maddelerinde “arama ve elkoyma” işlemine dair usul ve esaslar düzenlenmiş ise de 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359. maddesindeki suçlar yönünden anılan Kanun'un 142 ve devamı maddelerinde aramanın usul ve şartları ayrıca hükme bağlanmıştır. Buna göre vergi kaçırıldığına delalet eden emarelerin bulunması halinde, vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar, arama yapılmasını gerekli kılan bir yazıyla sulh ceza hâkiminden talepte bulunacak, arama kararının verilmesi halinde de, arama işlemi genel kolluk görevlilerince değil, vergi inceleme elemanları tarafından gerçekleştirilecektir. VUK'nın 147. maddesinde, “bu bölümde açıkça yazılı olmayan hallerde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun arama ile ilgili hükümlerinin uygulanacağı"nın belirtilmesinden maksat, bu Kanun'un aramaya ilişkin 142-146. maddelerinde açıkça düzenlenen konularda bu hükümlerin, açıkça düzenlenmeyen konularda ise CMK hükümlerinin uygulanmasının sağlanmasıdır. Genel hükümlere tabi bir suç ihbarı üzerine, delil elde edilmesi amacıyla CMK uyarınca yapılan arama işlemi sırasında, vergi suçunun da işlendiğini gösteren delillerin bulunması veya VUK'nın 147. maddesi hükmü karşısında, vergi suçuna ilişkin olmasına rağmen gecikmesinde sakınca bulunan hâllerin varlığı halinde, CMK hükümlerine göre arama işlemi yapılabilir ve bu şartlarda yapılan arama sonucunda elde edilen deliller hukuka uygun kabul edilebilir ise de VUK’nın 359. maddesi kapsamındaki doğrudan bir suç soruşturmasında arama kararı ve aramanın gerçekleştirilmesi işleminin VUK hükümlerine göre yapılması gerekir. Aksi halde elde edilecek delil hukuka aykırı olacağından, hükme esas alınamayacaktır. O halde somut olayda VUK’nun 359. maddesi kapsamında olan sahte fatura ticareti yapıldığı tespit edilerek, bu suçun delillerinin elde edilmesi amacıyla arama yapıldığı anlaşılmakta ise de, bu arama VUK’nun 142. maddesindeki özel hükümlere uygun olarak gerçekleştirilmediğinden hukuka aykırıdır. Ayrıca, bu yöntemle elde edilen fatura ve diğer deliller hükme esas alınarak sanıkların mahkumiyetine karar verilirken, CMK’nun 230/1-b madde ve bendi uyarınca hükmün gerekçesinde “delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi” gerektiği de gözetilmemiştir. Gerekçeli kararda gösterilen esaslı deliller arasında, vergi tekniği ve vergi inceleme raporları, mahkumiyete esas alınmış ise de, VUK hükümleri gözetilmeden, dolayısıyla hukuka aykırı arama el koyma sonucunda elde edilen deliller üzerinden harekete geçilerek düzenlenen vergi tekniği ve vergi inceleme raporları mahkumiyete esas alınamaz. Bu itibarla; sanığın evinde hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen arama işleminde elde edilen maddi deliller ile buna dayanılarak düzenlenen vergi inceleme raporları esas alınarak yazılı şekilde sanıklar ... ve ...'in mahkumiyetine kararı verilmesi 3 Kabule göre de; a Sanıklardan ... hakkında, 2005 takvim yılında sahte fatura düzenlemekten dolayı ... 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2007/812 Esas sayılı dosyası ile yargılama yapıldığı ve sanığın mahkum olduğu dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmış olup, mükerrer yargılamaya sebebiyet verilmemesi bakımından, anılan dava dosyası celp edilip incelenerek açılan davanın mükerrer olup olmadığının o dosyadaki delillerin bu dosyanın delili niteliğinde olup olmadığının belirlenmesi, bu davayı ilgilendiren bilgi ve belgelerin onaylı örneğinin denetime olanak sağlamak amacıyla dosyaya eklenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi; b 2005 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçu için suç tarihi gözetildiğinde lehe yasa değerlendirmesi yapılmaması ve suç tarihinde yürürlükte bulunan 213 sayılı Yasanın 359/b-1. maddesinde öngörülen 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezasından teşdiden üst sınırdan mı, yoksa tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Yasanın 359/b-1. maddesinde öngörülen 3 yıldan 5 yıla kadar olan hapis cezasından dolayı alt sınırdan mı ceza verildiğinin anlaşılamaması nedeniyle gerekçeden yoksun şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı c Anayasa Mahkemesi'nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararının gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk, Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin, ... ve ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 6723 sayılı yasayla değişik 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, gününde oybirliği ile karar verildi. Rahmi Ofluoğlu Avukat Biz Hukuk Son Güncelleme 1532 haber 137185 false Üye Girişi
vuk 359 b yargıtay kararları