Buşiirler Köroğlu’nun hayatı hakkında pek bilgi vermese de yaşadığına en büyük delalettir. EŞKİYA KÖROĞLU ( DESTAN KAHRAMANI ) Ünlü bir destana konu olmuş bir halk kahramanı olan Köroğlu’nun XVI. yüzyılda yaşamış olan bir başka halk ozanı ile de ilintisi kurulmaya çalışılmaktadır. TÜRKÇE İLE İLGİLİ ŞİİRLER. ÇANAKKALE İLE İLGİLİ ŞİİRLER. İSTANBUL İLE İLGİLİ ŞİİRLER. BAŞÖRTÜSÜ ve ÖRTÜNMEK İLE İLGİLİ ŞİİRLER. AY ŞİİRLERİ. MARŞLAR. ÇOCUK ŞİİRLER SAYFA:2 / 11-20 11-İNSANIN GURBETLERİ İÇİNDE - AHMET OKTAY Gecesel bir yer altı sesiydi, kehanet fısıldaşmasındaydı kökler ÜnlüŞairlerin Kısa Şiirleri. Satırlarında umut, sevgi, aşk, korku, hüzün hatta kasvet barındıran nice unutulmaz şiirler vardır. Bazı şairler satırlar dolusu yazar, bir türlü anlatamaz derdini! Bazıları da birkaç satır yazar, hayatımız boyunca düşündürür bizleri! Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet, Cemal Ünlü şairlerin 10 Kasım şiirleri haberimizde. Mehmet Akif Ersoy 10 Kasım şiirleri yanısıra Fazıl Hüsnü Dağlarca, Behçet Necatigil, Aşık Veysel'in de 10 Kasım şiirlerini Ünlü Şairlerin Filozların Güzel Ve Anlamlı Sözleri. Bazı şairler ise hep aşk konulu şiirler yazarlar. İşte Halil Cibrana ait. Sevdiğine paylaşmak için ünlü şair ve yazarlardan derlediğim resimli ve sesli sevgiliye aşk ve sevgi söz. Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış yüreğimde sevgi bulduğumda anladım Can Yucel. Kimizaman aşkla ilgili sözler ve şiirler kimi zaman da halkın derdini karalarlar. Ozan Deniz Saritop: Sö. Onlara kalırsa, (bu noktada bütün entelektüel göndermeleri bir yana bırakıp komşu teyzeleri gibi mutlaka kaşlarını. Kimi zaman aşkla ilgili sözler ve şiirler kimi zaman da halkin derdini karalarlar satirlarina. 2. zyOLc0V. Dünyadaki bütün insanlar, biri dışında aynı fikirde ve o tek kişi karşı fikirde olsa, o tek kişinin iktidarı ele geçirip tüm insanları susturma hakkı ne kadar yoksa, tüm insanların o tek kişiyi susturma hakkı da aynı derecede yoktur.. John Stuart Mill Paylaş Aşağıda 1,500,000'dan fazla şiir başlıkları arasından "Hayat" terimini içeren şiirler listelenmektedir. Hayat ile ilgili şiirler "kayıt tarihine" göre listelenmektedir. Şiirlerin "Hayat" ile ilgili alakalı olup olmadıkları sistem tarafından otomatik belirlenip içinde aradığından konu dışı bazı şiirler listelenebilir. Hayat ile ilgili " 12476 " şiir aşağıdadır. Şiirler, duyguları en kısa yoldan ve en naif şekilde anlatan edebi sanattır. Hece ve aruz ölçüsüyle yazılabildiği gibi tamamen kuralsız, serbest bir şekilde yazılan şiirler de vardır. Türk edebiyatı bu açıdan oldukça zengin bir şiir arşivine sahiptir. Hepsi birbirinden değerli şairlerimiz sayesinde şiirin o derin anlamlarına ulaşıp, tadına varabiliyoruz. Her şairin kendine has bir tarzı, kalemi, konusu ve duygusu vardır. Örneğin; Özdemir Asaf’ın kalemi çok naiftir, Turgut Uyar’ın dizeleri hüzün kokar, Nazım Hikmet aşk, memleket, dostluk gibi her konuda yazmıştır. Biz bu yazımızda Türk edebiyatının en ünlü 20 şairi, kim oldukları ve kısaca hayatları hakkında bilgi verdikten sonra, en güzel şiirlerinden de birer kısım paylaştık. Nazım Hikmet Ran Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Listemizin ilk sırasında elbette, Türk şiiri denince akla ilk gelen, hem aşk hem memleket şiirleriyle ünlü, büyük üstad Nazım Hikmet yer alıyor. Şairliğinin yanında roman ve oyun yazarı gibi vasıflara da sahip olan Nazım Hikmet, 15 Ocak 1902 tarihinde, Selanik’te dünyaya geldi. Romantik komünist veya romantik devrimci gibi lakaplarla da bilinen Nazım Hikmet, yazdığı bazı şiirler ve siyasi düşünceleri nedeniyle, birçok kez tutuklanmış hatta sürgün yemiştir. Şiirlerinin çoğunda da ülkesine duyduğu özlemi ve hayranlığını dile getirir. Bunlardan biri de vatan şiirleri yazımızda yer verdiğimiz, Memleketimi Seviyorum adlı şiiridir. Babası Hikmet Bey, Matbuat Umum Müdürlüğü ve Hamburg Şehbenderliği gibi görevlerde bulunmuştu. Annesi Ayşe Celile Hanım ise Fransızca bilen, piyano çalıp, resim yapan son derece zarif ve kültürlü bir kadındı. Donanımlı bir ailede büyüyen Nazım küçük yaşlardan itibaren edebiyata ve şiire merak sarmıştı. Henüz ortaokuldayken ilk şiiri, Feryad-ı Vatanı kaleme aldı. Denizciler için yazdığı başka bir şiir, Bahriye Nazırı Cemal Paşa tarafından duyulunca, Nazım’ın Bahriye Mektebi’nde öğrenim görmesine karar verildi. Yazdığı şiirler 50’den fazla dile çevrildi, sayısız ödülün sahibi oldu. Fakat hayatı boyunca davadan davaya koştu. Düşünceleri ve yazıları nedeniyle aldığı cezalarla, İstiklal ve Ağır Ceza mahkemelerinde yargılandı. Birçok kez hapis yattı, memleketinden sürgün edildi, ama kalemini hiçbir zaman susturmadı. 3 Haziran 1963 tarihinde, Moskova’dayken, kalp krizi nedeniyle hayata veda etti. 1951 yılında Türk vatandaşlığından çıkarılan Nazım Hikmet’in, yeniden vatandaşlığa alınması için ölümünden sonra çok uğraş verildi. En nihayetinde 2009 yılında, Resmi Gazete’de yayınlanan bildiri ile, büyük şair tam 58 yıl sonra, yeniden Türk vatandaşlığına alındı. Nazım Hikmet Ran’ın en önemli eserleri arasında; Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim, Memleketimden İnsan Manzaraları, Sevdalı Bulut, Her Şeye Rağmen, Piraye’ye Mektuplar, Güneşi İçenlerin Türküsü, İt Ürür Kervan Yürür ve daha birçok şiir yer alıyor. Ayrıca unutulmaz şairin Hoş Geldin Kadınım, Herkes Gibi, Güzel Günler Göreceğiz, Veda, Salkım Söğüt, Geberiyorum, Seviyorum Seni gibi şiirleri bestelenerek, ünlü ses sanatçılarımız tarafından okunmuştur. Hoş Geldin Kadınım Nazım Hikmet’in elbette her şiiri birbirinden güzel. İçinden seçim yapıp, kıyaslamak da haliyle çok zor. Ama Hoş Geldin Kadınım şiirinin yeri bambaşkadır. Bir erkek kadınına aşkını daha nasıl anlatabilir ki? Aşkı en derin duygularla, yalın ifadelerle ve teslimiyet ruhuyla anlatan harikulade bir şiir. Üstadın bu şiiri bestelenerek, birçok şarkıcı tarafından da okunmuştur. Cemal Süreya Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri 1931, Tunceli doğumlu olan Cemal Süreya’nın asıl adı, Cemalettin Seberdir. Doğduğu yer olan Pülümür o dönemde Erzincan’a bağlıydı. Çocukluk yıllarını burada geçiren şair, Dersim İsyanı’ndan sonra ailesiyle birlikte Bilecik’e sürgün edildi. Babasından habersiz girdiği parasız yatılı okul sınavını kazanınca, Haydarpaşa Lisesi’nde okudu. Yüksek öğrenimini ise Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde, maliye ve iktisat üzerine gördü. İkinci yeni akımını benimseyen Cemal Süreya, şairliğinin yanında; maliye müfettişliği, darphane müdürlüğü, Orta Doğu İktisat Bankası yönetim kurulu üyeliği ve Türk Dil Kurumu üyeliği gibi görevlerde bulundu. Yine bunlardan başka birçok yayınevinde danışmanlık ve çevirmenlik yaptı. Türk şiirinin temel taşlarından biri olan Cemal Süreya’nın hayatı öyle üç beş satırla anlatılacak gibi değil. Henüz çocukluğunu yaşayamadan Dersim sürgününe maruz kaldı, Ankara’da okuduğu yıllarda kürtlüğünün savaşını verdi. İlk şiiri olan Şarkısı Beyaz, 1953 yılında Mülkiye dergisinde yayınlandı. En bilinen eserleri arasında; Üvercinka, Uzaktan Seviyorum Seni, Göçebe, Sevda Sözleri, Sıcak Nal ve Beni Öp Sonra Doğur Beni adlı şiir kitapları yer alıyor. 1990 yılında hayata veda eden Cemal Süreya, bunlardan başka dünya klasikleri kitapları arasında yer alan Vadideki Zambak gibi önemli yapıtların da çevirilerini yapmıştır. Şairin en bilinen şiirlerinden biri olan Uzaktan Seviyorum Seni isimli şiirini sizlerle paylaşmadan geçmeyelim. Öyle Uzaktan Seviyorum Seni Yazdığı sevda sözleriyle hafızalarımıza kazınan Cemal Süreya’nın en çok okunan şiirlerinden biridir bu. Şairin aşkta ne denli fedakar, sabırlı ve sevgisinin sonsuz olduğunu gösteren satırlar içeriyor şiir. Bu şiiri hangi kadın için yazdı bilinmez ama, insanın böyle saf ve kusursuz bir aşk ile sevilesi geliyor. Turgut Uyar Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri 1927, Ankara doğumlu olan Turgut Uyar, ikinci yeni akımının öncülerinden olan bir şairimizdir. Türk edebiyatında hüzünlü şairimiz diye adlandırılan Turgut Uyar’ın bu özelliğinin oluşmasında, babasından uzak geçirdiği çocukluk çağlarının etkisi olmuştur. Subay olan babası işi gereği ailesinden uzak şekilde çalışıyordu. Bu durum da Turgut Uyar’ın karakterine yansıyarak; oldukça sessiz, hassas ve içine kapanık bir çocuk olmasına sebep oldu. Askeri memur olarak başladığı iş hayatında, daha sonra şairliğe soyunan Uyar, edebiyatımıza paha biçilemez güzellikte şiirler bıraktı. Hayata 1985 yılında veda eden Turgut Uyar hakkında daha detaylı bilgi edinmek için buraya bakabilirsiniz. Şairin en güzel şiirlerinden biri ise şöyle; Göğe Bakma Durağı Göğe Bakma Durağı şairin en çok okunan ve en sevilen şiiridir. Yapı Kredi Yayınları, aynı isimle 2008 yılında, şairin seçme şiirlerinden oluşan bir kitabını yayınladı. Şiirde hem yorgunluk hem ümit var. Hayatın yorgunluğu, şehirlerin keşmekeşi içerisinde, birbirimizden uzak bile olsak, göğe bakalım ve düşleyelim diyor şair. En umutsuz, en karamsar anlarınızda bu şiiri okumanızı öneririm. Hayatın masmavi göğün altında, mucizelerle dolu günlere gebe olduğunu anlatan muazzam bir şiir. Attila İlhan Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Şairliğinin yanında; deneme ve roman yazarı, senarist, düşünür, gazeteci ve eleştirmen gibi unvanlara da sahip olan Attila İlhan, 1925 yılında, İzmir’de doğdu. Henüz lise yıllarındayken Nazım Hikmet’in şiirlerini yanında bulundurması sebebiyle tutuklanarak, 2 ay hapis cezası yedi. Daha sonra yeniden okula alınarak eğitimine devam etti. Türk şiirine büyük katkısı olan Attila İlhan hayatının sonraki dönemlerinde gazetecilik, yayınevi danışmanlığı ve dizi senaristliği gibi işler yaptı. 2005 yılında geçirdiği bir kalp krizi nedeniyle hayata veda eden sanatçının yazdığı şiirlerin sayısı bir hayli fazla. Türk şiirinin köşe taşlarından biri olan Attila İlhan’ın özellikle aşk şiirleri arasında seçim yapmak da bir hayli zor. Ben Sana Mecburum Sanırım hiç şiir okumayan birisi bile, bu şiiri duymuştur. Türk edebiyatında unutulmaz bir yere sahiptir. Şair aşkını öyle bir anlatmış, yaşamdaki diğer olaylarla öyle bir kıyaslamış ki, sanki hayata devam etmesi için gerekli her şeyi o insana bağlıyor. Şiirin dizelerinde gizli anlamlar aramaya da gerek yok aslında. Bir insanın aşka tamamen teslimiyetini anlatıyor. Varlığının devamında o kişiye duyduğu ihtiyaçtan ve mecburiyetten bahsediyor. Tek kelimeyle mükemmel! Edip Cansever Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Sırada yine ikinci yeni akımının temsilcilerinden ve Türk şiirinin usta kalemlerinden biri var. 1928 yılında hayata İstanbul’da açtığı gözlerini, yine aynı şehirde 1986 yılında kapadı. Bodrum’da yaşadığı dönemde geçirdiği bir beyin kanaması nedeniyle, hemen İstanbul’a sevk edildi ve burada vefat etti. Liseyi bitirdikten sonra bir dönem Kapalıçarşı’da halı ve turistik eşya ticareti yapan Edip Cansever, daha sonra kendini tamamen şiir yazmaya adadı. Sürekli üreten ve yazan bir şair olan Edip Cansever, kullandığı üslupla da adından söz ettirdi. İlk şiir kitabı İkindi Üstü’nü 1947 yılında yayınladı. Şiirlerini topladığı diğer bazı kitapları ise şöyle; Umutsuzlar Parkı, Dirlik Düzenlik, Çağrılmayan Yakup, Ben Ruhi Bey Nasılım, Yeniden, Oteller Kenti ve Sonrası Kalır. Edip Cansever’in hayatı hakkında kısaca bilgi verdikten sonra, en bilinen şiirlerinden birine de yer verelim. Sevda Bir Ateş Buldu Sende İmgelerin harika bir şekilde serpiştirildiği, satırların son derece etkileyici olduğu bir Edip Cansever şiirini paylaşıyoruz sizlerle. Edip Cansever için derler ki; fazla şiirden ölen şair. Hiç durmadan yazdığı şiirler sayesinde hep gündemde olmayı başarmış. Oldukça derin anlamlar içeren bu şiiri ise, harikulade betimlemelerle süslenmiş. Can Yücel Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Geliyoruz kendine has tarzıyla modern Türk şiirinin öncülerinden Can Yücel’e… Genelde kullandığı argo ve kaba tabirleriyle biliriz büyük ustayı. Ama dili bir o kadar da samimi ve sıcaktır. 1926 yılında başladığı yaşam yolculuğunu, 1999 yılında sonlandırdı. Hepimizin tanıdığı eski Milli Eğitim Bakanı ve Köy Enstitüleri’nin kurucularından Hasan Ali Yücel’in de oğludur. Ankara ve Cambridge üniversitelerinde, Yunanca ve Latince eğitimi alan Can Yücel, Türkiye’ye döndükten sonra turist rehberliği yaptı. Sivri dilini kullanarak yaptığı şairliğinin yanında; yazarlık, çevirmenlik, spikerlik ve rehberlik gibi meslekleri de denedi. Türk edebiyatının kaba ve samimi şairi, bizim Can babamız ardında birbirinden güzel eserler bıraktı. Onun çok sevdiğimiz şiirlerinden biri şu satırlardan oluşuyor; O Kadar da Önemli Değildir Bırakıp Gitmeler Can Yücel farkının net bir şekilde hissettirildiği harika bir şiir. Duyguları yalın, abartılı ama gerçekçi bir dille anlatan kaç tane şairimiz daha var ki? Kirli sakalı, sıra dışı görünümü, küfürbaz dili ile emsalsiz bir sanatçıdır Can Yücel. Yazdığı böyle güzel şiirlerle kendimizi avutmaya çalışsak da, daha nice Can Yücel şiirleri kalmalıydı bizlere. Onun dizelerine doyamadık dersem, sanırım abartmış olmam. Cahit Zarifoğlu Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Cumhuriyet dönemi şairlerinden biri olan Cahit Zarifoğlu, hayata çok erken yaşlarda veda eden bir isimdir. Tam adı Abdurrahman Cahit Zarifoğlu olan sanatçı, 1940 yılında Ankara’da dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatını okuduktan sonra, şiirleri bazı dergilerde yayınlanmaya başladı. Askerliğini Sarıkamış’ta yapan Zarifoğlu, Kıbrıs Barış Harekatı’nda da yer aldı. Yakalandığı akciğer kanserine yenik düşerek, 1987 yılında vefat etti. Deneme, roman, hikaye, şiir, tiyatro ve araştırma kategorisinde eserleri olan Cahit Zarifoğlu’nun en çok bilinen şiirlerinden birine yer veriyoruz. Sevmek de Yorulur Cahit Zarifoğlu’nun şiirlerinin genel özelliği oldukça uzun olmasıdır. Bu eseri de şairin en uzun şiirleri arasında yer alıyor. O simsiyah sakalları ve gece gibi karanlık bakışlarıyla hafızalarımızdan silinmeyen Zarifoğlu, dünyadan erken gitmesine rağmen, ardında bizi bizden alan satırlar bıraktı. Bu şiiri de hüzün ve hasret duygularıyla yoğrulmuş, muhteşem yapıtlarından biridir. Ataol Behramoğlu Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri 1942 doğumlu olan Ataol Behramoğlu, hala hayatta olan ve kalemini konuşturan şairlerimizden biri. Yazarlık ve gazetecilik sıfatlarına da sahip olan Behramoğlu, yazın hayatına ilk başladığında Gürus soyadını kullanıyordu. Üniversiteye kadar Kars ve Çankırı gibi illerde yaşayan Behramoğlu, ilköğrenimini bu şehirlerdeki okullarda tamamladı. Yüksek öğrenimini ise Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Rus Dili ve Edebiyatı üzerine gördü. Mezun olduktan sonra yazdığı şiirler bazı dergilerde yayınlandı. İlk şiir kitabı Bir Ermeni General ise 1965 yılında basıldı. Yazdığı ilk şiirlerde Orhan Veli ve Attila İlhan gibi büyük şairlerin etkisi görülmektedir. Behramoğlu’nun şiir, deneme, oyun, anı, gezi tarzında yazdığı eserlerle, birçok çevirisi bulunuyor. Başarılı sanatçının daha uzun yıllar yaşamasını ve harika eserler oluşturmasını temenni ediyoruz. Aşk İki Kişiliktir Ataol Behramoğlu’nun Aşk İki Kişiliktir şiiri, bir yandan hayatın her şeye rağmen akıp gittiğini anlatırken, bir yandan bıraktığı izin ölüm gibi hissettirdiği bir aşk acısını anlatıyor. Şiirde yitip giden bir aşkın geride bıraktığı enkaz bir ruh, artık yaşanacak hiçbir şey kalmamasından duyulan derin üzüntü anlatılıyor. Yaşanılası her şeyin iki kişiyle güzel olduğu, sadece ölümün tek başına yapılacağını belirten hüzün dolu bir şiir. Cahit Sıtkı Tarancı Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Diyarbakır doğumlu olan Cahit Sıktı Tarancı Cumhuriyet döneminin en başarılı şairlerinden biri. 1910 yılında doğan şair, 1956 yılında tedavi görmek için gittiği Viyana’da hayata gözlerini yumdu. İlkokulu Diyarbakır’da okuduktan sonra, ortaokul ve lise için İstanbul’a gitti. Galatasaray Lisesi’nde okurken, ilk şiirleri Servet-i Fünun dergisinde yayınlanmaya başladı. Ardından Yüksek Ticaret Okulu’nu bitirerek Sümerbank’ta çalışmaya başladı. Bir süre sonra bu işinden ayrılarak üniversite okumak için Paris’e gitti. Ancak II. Dünya Savaşı sırasında, Paris bombalanınca ülkesine geri dönmek zorunda kaldı. Bu sırada Otuz Beş Yaş, Haydi Abbas, Düşten Güzel gibi şiirlerini kaleme aldı. Bir dönem Paris’te eğitim görmesi ve ortaokulda Fransız okullarında okuması sebebiyle, şiirlerinde Fransız üslubundan etkilendi. Şairin en ünlü şiiri ise, 1946 yılında yazdığı Otuz Beş Yaş şiiridir. Otuz Beş Yaş Yaşlanmak herkesin korktuğu, daha doğrusu geciktirmek için elinden geleni yaptığı bir durumdur. Şair bu şiirde insanların bu korkularına değiniyor. Ancak ilginç olan, korkulan duyguların anlatıldığı bir şiir, aynı zamanda insanın içini ısıtıyor. Yaşı 30’u geçmiş herkesin, bu şiiri okurken hüzünlendiğinden, anılarını yad ettiğinden ve kendindeki değişimleri gözlemlediğinden eminim. Cahit Sıtkı Tarancı denince akla ilk gelen şiir olan, Otuz Beş Yaş dizeleri, zamanı durdurmanın imkansız olduğunu, gerçekleşmesini önleyemeyeceğimiz yaşlılığın şakaklarımızda oluşan beyazlarla haber verdiğini anlatan bir başyapıt. Ahmed Arif Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Liseyi doğduğu yer olan Diyarbakır’da bitiren Ahmed Arif, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi, Felsefe Bölümünden mezun oldu. 1927 doğumlu olan şairin asıl adı, Ahmed Önaldır. Türkçeyi en iyi şekilde kullanan şairlerimizden biri olarak bilinen Ahmed Arif, şiirlerinin çoğunda ezilen ve haksızlığa uğrayan insanları ele aldı. Zayıfın yanında durduğu şiirlerinde kendine has üslubuyla, hayalperest öğeleri betimledi. Yazdığı şiirlerin çoğu, Ahmet Kaya, Cem Karaca, Zülfü Livaneli, Fikret Kızılok gibi büyük ses sanatçıları tarafından seslendirildi. 1991 yılında, kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Ahmed Arif’in en güzel şiirlerinden biri Ay Karanlık adlı şiiridir. Ay Karanlık Ünlü şairin bu şiiri Cem Karaca ve Ahmet Kaya tarafından seslendirildi. Kendine özgü üslubunu konuşturduğu bu şiiri de, tıpkı diğer tüm dizeleri gibi Anadolu kokuyor. Türkçesini kusursuz kullanmanın gururu, memleketinin insanının yaşadığı kaygı, kelimeler arasında müthiş bir ahenk ve duygu, ne ararsan var şiirde. Türk şiirinde önemli ve farklı bir yere sahip olan Ahmed Arif’in dizelerini okumadan bu dünyadan gitmeyin lütfen. Özdemir Asaf Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Listemde yer alan her şairi övgüyle anlatıyorum, hepsinde cümleme en iyisi oymuş gibi başlıyorum belki ama, o kadar değerli ve başarılı şairlerimiz var ki… Hangisini diğerinden ayırabiliriz, hangisine daha iyi diyebiliriz bilemiyorum. Bunlardan biri de Türk edebiyatına damgasını vuran şiirleriyle tanıdığımız Özdemir Asaf. 1923 yılında, Ankara’da doğan Özdemir Asaf’ın asıl ismi, Halit Özdemir Arundur. Galatasaray ve Kabataş liselerine giden Asaf, hukuk, iktisat ve gazetecilik alanlarında yüksek öğrenim gördü. Fakat hepsini de mezun olmadan yarıda bıraktı. Bazı gazetelerde çevirmen olarak çalışan Asaf, ilk şiirlerini Servet-i Fünun ve Uyanış dergilerinde yayınladı. 1981 yılında hayata gözlerini yuman Özdemir Asaf’ın çok sayıda şiiri ve ölümünden sonra yayınlanmış öykü, çeviri, deneme tarzında kitapları bulunuyor. Lavinia Aslında şiir tamamen basit, süsten, abartıdan uzak sözcüklerle yazılmış. Belki de bestelenerek, birçok şarkıcı tarafından okunmasıdır bu şiiri bu denli sevmemiz. Lavinia şiiri için sıradanlığın içinde yatan bir hazine tabirini kullansak sanırım yanlış yorum yapmış olmayız. Şair içindeki duyguları ve istekleri, hiçbir dolaylı yola başvurmadan olduğu gibi aktarıyor. Ama bunu yaparken okuyanın yüreğine dokunmadan da geçmiyor. Gülten Akın Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Yozgat doğumlu olan Gülten Akın, 1933 yılında doğdu. Aynı zamanda avukat ve öğretmen olan donanımlı şairimiz, 82 yaşındayken hayatını kaybetti. İlköğrenimini Yozgat’ta, liseyi Ankara’da okuduktan sonra, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni tamamladı. Eşi kaymakam olduğu için, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde görev yaptı. Halkevleri ve İnsan Hakları Derneği gibi kuruluşlarda yönetici olarak çalışan Gülten Akın, yazdığı şiirlerin çoğunda da, gecekondu yaşamı, göçmenlerin sorunu ve mahkumiyeti gibi konuları ele aldı. 2008 yılında yapılan bir ankete göre, “Yaşayan En Büyük Türk Şairi” unvanını aldı. Varlık, Hisar, Mülkiye, Türk Dili ve Yeditepe gibi dergilerde yayınlanan şiirlerinin konusu ilk başlarda; aşk, sevgi, özlem ve doğa gibi konulardı. Ancak ilerleyen yıllarda bu konuların yerini toplumsal sorunlar aldı. Şairliğinde bir dönüm noktası olan Beni Sorarsan şiiri kadar ünlü bir diğer şiiri ise Deli Kızın Türküsü adlı şiiridir. Deli Kızın Türküsü Şirin orijinali biraz daha uzun. Biz sizlerle şiirin bestelenerek, sevgili Sezen Aksu tarafından seslendirilen kısmını paylaşıyoruz. Şiiri okuduktan sonra sevmemek, hayran kalmamak ve dahası aşık olmamak elde değil. O satırlar okuyanın resmen damarlarında geziyor. Türk edebiyatının mihenk taşlarından biri olan Gülten Akın’ı saygıyla anıyor ve bize böyle olağanüstü bir şiir bıraktığı için teşekkür ediyoruz. Arif Nihat Asya Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli temsilcilerinden biri olan Arif Nihat Asya, aynı zamanda öğretmen ve siyasetçidir. 1904 tarihinde doğan ünlü şair, daha çok vatan, bayrak ve memleket konulu şiirler yazmıştır. Şiirlerinde kullandığı sade dil ve samimi üslubuyla, okuyucuda milli duyguların uyanmasını sağlayacak etkiler bırakır. Asıl adı Mehmet Arif olan sanatçı, Dârü’l-Muallimîn-i Âliye’de yani bugünkü İstanbul Üniversitesi’nde öğretmenlik okudu. Meslek hayatının bir bölümünde Adana Kız Lisesi ve Erkek Lisesi’nde çalışan Asya, bu süreçte mevleviliğe gönül vererek, şeyhlik makamına kadar yükseldi. Bunu da yazdığı tasavvuf şiirlerinde dile getirdi. 1975 yılında dünyadan göç eden Asya, en bilinen eseri olan Bayrak şiirini ise, Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşunun kutlandığı 5 Ocak günü için yazdı. Bayrak Törenlerde, ilkokul gösterilerinde ve müsamerelerde en çok duyduğumuz şiirlerden biri olan Bayrak şiiri, Arif Nihat Asya’nın Bayrak Şairi olarak anılmasına sebep olmuştur. Okurken bile insanı duygulandıran, tüylerini diken diken eden bu şiiri yazmanın verdiği hazzı düşünemiyorum bile. Bayrağımıza ve topraklarımıza yakışan sözcüklerle süslenmiş şiir, tam bir kahramanlık destanı. Eminim ki, asırlar boyunca okunacak bu şiir sayesinde, Arif Nihat Asya saygı ve minnetle anılacak ve asla unutulmayacaktır. Cemal Safi Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Samsun doğumlu olan şairimiz 1938 yılında dünyaya geldi. İlk okulu Samsun’da okuduktan sonra, Samsun Sanat Okulu’na gitti. Torna tesviye bölümünü bitirdikten sonra, bir dönem babasının yanında çalışan şair, ilerleyen yıllarda kendini tamamen şiir yazmaya adadı. Yazdığı şiirlerin çoğu, tıpkı Ahmed Arif’in eserleri gibi bestelenerek, şarkı olarak okundu. Hatta bunlar içerisinde yer alan İmkansız şarkısıyla, En İyi Türk Sanat Müziği Ödülü’nü aldı. Usta kalemin yazdığı ve bestelendiği bir başka şiir ise Ya Evde Yoksan’dır. Ya Evde Yoksan Okudukça güzelleşen, keyif veren ve tadına doyulmayan bir Cemal Safi şiiri. Üstelik Orhan Gencebay gibi büyük sanatçılar tarafından da okunarak, güzelliğine güzellik katılmış. Şiir yorum yapılamayacak kadar güzel. İnsan bu kadar kusursuz dizelerin üzerine daha ne söyleyebilir ki! Şiirdeki düzen ve uyum, kelimelerdeki anlamlarla bütünleşince, okumaya doyulmayan bir şahesere dönüşmüş. İlhan Berk Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Sırada yine öğretmen kökenli bir şairimiz var. Hayat serüvenine 1918 yılında başlayıp, 2008 yılında son veren İlhan Berk, Balıkesir Öğretmen Okulu’ndan sonra, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü, Fransızca Bölümünü bitirdi. Meslek hayatı boyunca hem ilkokul hem de Fransızca öğretmenliği yaptı. Çevirmenlik yaptığı sırada şiire yoğunlaşmaya başladı ve kendi şiirlerini kaleme aldı. Zaten lise yıllarında şiire ilgi duyan ve kendi çapında yazan şair, daha sonra çıkardığı şiir kitaplarıyla hatrı sayılır ödüllerin sahibi oldu. Şiirlerinde dikkat çeken unsurlar arasında karamsarlık vardı. En ünlü şiirleri arasında; Güneşi Yakanların Selamı, Köroğlu, Türkiye Şarkısı, Kül, Atlas ve Pera yer alıyor. Güneşi Yakanların Selamı İlhan Berk’in şiirlerinde genel olarak hüznün ve karamsarlığın hissedildiğini az önce söylemiştik. Bu şiirinde de bu duygular çok açık bir şekilde okuyucuya aktarılmış. Ek olarak şairin en çok kullandığı kelimelerden biri olan ateş ve sonsuzluk da şiir içerisinde geçiyor. Şiir anlayışını yaşadığı dönemin şairlerinden oldukça farklı olan İlhan Berk, Türk şiirinin en deneyici şairlerinden biri olarak bilinmektedir. Orhan Veli Kanık Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Unutulmaz şairlerimizden Orhan Veli, garip akımının kurucularındandır. Kendisi gibi şair olan Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte garip akımını başlatmış, Türk şiirine köklü değişiklikler getirmeyi amaçlamıştır. Şiirde kuralcılığı reddeden şair, hece ölçüsü, vezin, aruz, teşbih, mübalağa gibi sanatları da gereksiz bulmuştur. Garipçilere göre şiir özgür ve hiçbir kurala bağlı kalmadan yazılmalıdır. Şairin edebi anlayışı hakkında kısaca bilgi verdikten sonra gelelim kişisel bilgilerine. 1914 yılında dünyaya gelen şiar, henüz 36 yaşındayken hayata veda etti. Cumhuriyet döneminin en önemli şairlerinden biri olan Orhan Veli, şiirlerini yazma şekli nedeniyle o dönemin edebi çevresinde yadırgandı. Kısacık hayatında sadece garip akımına bağlı kalmadan, kendini sürekli geliştiren ve yenileyen şiirler yazdı. Yazdığı şiirleri yayınladığı dergilerde ise Mehmet Ali Sel takma adını kullandı. İstanbul’u Dinliyorum Orhan Veli’nin bu şirini sanırım bilmeyeniniz yoktur. İstanbul manzaralı fotoğrafların genelinin altında, bu şiirin adı veya birkaç satırı yazar. En iyi ve en güzel Türk şiirleri arasında yer alan bu dizeler, sanki İstanbullu olmayanlara, şehrin güzelliğini anlatıyor. Bir de bu şiiri Cem Karaca’nın sesinden dinlemek var tabi. İstanbul Boğazı’nda vapurlar ilerleyip, martılar masmavi gökyüzünde süzülürken, kulağınıza kulaklığınızı takın ve Cem Karaca’nın eşsiz yorumuyla bu şiiri dinleyin. Gözleriniz mi? Elbette kapalı olsun… Sabahattin Ali Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Edebiyat severlerin gözünde ayrı bir yeri olan Sabahattin Ali yazarlığı kadar, şairliği ile de gönüllerimize taht kurmuştur. 1907 yılında hayata gözlerini açan Sabahattin Ali, 41 yaşındayken uğradığı bir suikast sonucu hayatını kaybetti. Asıl mesleği öğretmenlik olan ünlü isim, Anadolu’nun farklı yerlerinde görev yaptı. Yazdığı yazılar ve düşünceleri nedeniyle birçok kez hapis cezası yedi. İçimizdeki Şeytan ve Sırça Köşk isimli kitaplarına yasak getirildi. Nakliyecilik yaptığı yıllarda Ali Ertekin adlı kişi tarafından, çok acı bir şekilde katledildi. Sabahattin Ali’nin hayatını daha ayrıntılı bir şekilde öğrenmek isteyenleri buraya alalım. Leylim Ley Usta yazar ortaya koyduğu roman, öykü, deneme yazılarının yanında şiirleriyle de adından söz ettirmeyi başarmıştır. Yazdığı her şiiri de birbirinden güzel ve etkileyicidir. Sizler için seçtiğimiz Leylim Ley şiiri, Sabahattin Ali’nin en çok bilinen ve sevilen şiirleri arasında. Öyle ki; bestesi yapılan şiiri Zülfü Livaneli gibi büyük sanatçılar harika bir şekilde seslendirmiştir. Her satır ayrı güzellikte olan şiiri bizlere, unutulmaz şairin yaşadığı zor günleri ve kısıtlandığı özgürlüğünü hatırlatıyor. Ümit Yaşar Oğuzcan Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri Sırada bankacılık gibi farklı bir kökenden gelen Tarsuslu şairimiz, Ümit Yaşar Oğuzcan var. 1926 doğumlu olan şair, Eskişehir Ticaret Lisesi’ni bitirdikten sonra, Türkiye İş Bankası’nda çalışmaya başladı. 30 yıl bu meslekte çalışan Oğuzcan, emekli olduktan sonra İstanbul’da bir sanat galerisi kurdu. Şiir hayatına başladığı ilk zamanlarda daha çok; aşk, özlem, ayrılık gibi konuları işledi. Fakat ilerleyen yıllarda oğlunun vefatıyla birlikte, yaşadığı acı şiirlerine de yansıdı. Bundan sonraki dönemlerde yazdığı şiirlerinde acı ve ölüm gibi konuların etkisi belirgin oldu. 1984 yılında hayatını kaybeden ve günümüzün en bilinen şairleri arasında yer alan Ümit Yaşar Oğuzcan’ın aşk ve acı şiirlerinin yanında yazdığı dostluk şiirleri de bulunuyor. Mustafa Kemal’i Düşünüyorum Ümit Yaşar Oğuzcan; aşk, vatan, dostluk, özlem, acı ve ölüm olmak üzere hemen her konuda şiir yazmış. Sizler için seçtiğimiz bu şiiri ise, Atatürk aşkıyla yazdığı ve hepimizin bildiği bir eseri. Mustafa Kemal’e duyduğu sevgi hayranlığını dile getirdiği şiir, üzerinden yıllar geçse bile unutulmayacak kadar güçlü. Şairin, bu kadar güzel sözü kusursuz bir uyum ile bir araya getirmesine saygı duymamak elde değil. Ahmed Hamdi Tanpınar Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri 1901 yılında, Osmanlı İmparatorluğu’nda doğup, 1962de Türkiye Cumhuriyeti döneminde ölen Ahmed Hamdi Tanpınar; şair, roman yazarı, siyasetçi ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Bölümünü bitiren Tanpınar, yurdun çeşitli yerlerinde edebiyat öğretmenliği yaptı. Öğretmenlik yaptığı yıllarda şiir yazmaya başladı. Şiirlerinin yanında yaptığı çeviriler de dergilerde yayınlandı. Ölümünden sonra hakkında çok fazla inceleme kitabı yazılan Tanpınar’ın mezar taşına, ünlü sözü “Ne içindeyim zamanın Ne de büsbütün dışında…” yazmaktadır. Ne İçindeyim Zamanın İlk iki satırı şairin mezar taşına yazılan şiir, Ahmed Hamdi Tanpınar’ın en çok bilinen eserleri arasındadır. İmgelerin çok yerinde kullanıldığı şiir, asıl oyuncunun zaman olduğunu, insanın hayat denen oyunda sadece bir figüran olduğunu anlatıyor. İnsanın iç dünyasının da tasvir edildiği şiir, klasikleşmiş değerli eserlerimiz arasındadır. Ülkü Tamer Kimdir? Kısaca Hayatı ve En Güzel Şiiri 1937, Gaziantep doğumlu olan Ülkü Tamer şu an 80 yaşındadır. Şairliğinin yanında gazetecilik, yazarlık ve oyunculuk da yapmaktadır. İlkokulu Gaziantep’te okuduktan sonra, İstanbul’a geçti. Robert Koleji’nden mezun olduktan sonra, Gazetecilik Enstitüsü’ne gitti. Milliyet gazetesi, Yeditepe, Yeni Dergi, Pazar Postası, Kaynak, Sanat Olayı ve Papirus gibi dergilerde çalıştı. Sade dili ve üslubuyla okuyucuyu yormayan, su gibi akan dizeler kaleme aldı. Yazdığı eserler sayesinde Yunus Nadi Öykü Ödülü ve TDK Çeviri Ödülü gibi değerli ödüllerin sahibi oldu. Öykü, şarkı sözleri, anı tarzında da yazan Ülkü Tamer’in en çok okunan şiirlerinden biri şudur; Güneş Topla Benim İçin Bu şiir her ne kadar Nazım Hikmet’e ait diye bilinse de, şiirin gerçek sahibi Ülkü Tamer’dir. Sanırım bunda şiirin Zülfü Livaneli tarafından okunmasının da payı bulunuyor. Özgürlükçü bir ruhla yazılmış olan şiir, insana umut veren bir güce sahip. Şiir 1980’li yıllarda Zülfü Livaneli tarafından bestelenip, sanatçının konserlerinin vazgeçilmez parçası konumuna gelmiştir. Sizlere Türk şiirine damgasını vuran 20 ünlü şairimi kısa kısa tanıtmaya çalıştım. Onların en çok bilinen ve en sevilen şiirlerine de yer vererek, hafızalarınızda daha kalıcı olmasını amaçladım. Çünkü bazen şiiri biliyor, fakat hangi şaire ait olduğundan haberimiz olmuyor. Bizler şiir konusunda çok şanslıyız. Edebiyatımız şaheser niteliğinde şiirlerle dolu. Her şiirde mutlaka kendinizden bir şey bulacağınız, yüreğinize dokunan, size hitap eden satırlar vardır. Ve herkesin hayatında, en sevdiğim dediği bir şiir muhakkak vardır. Peki ya sizin? Sizin hayatınızda benim şiirim dediğiniz, duygularınıza hitap eden, en sevdiğiniz şiir hangisi? Hayat ile ilgili şiirler, ünlü şairlerden hayat şiirleri sayfamızda, amatör ve herkes tarafından bilinen şairlerin hayatla ilgili şiirlerini DünyaBoşa üzülmüş, boşa gülmüşüm Hepsi hayalmiş, rüya görmüşüm Boş yere sana değer vermişim Yalan dünya; boşa aldattın beniAldandım sözüne, düştüm peşine Malına, mülküne, güzelliğine… Uysaydım keşke hakkın sözüne Yalan dünya; boşa aldattın beniNe ana kaldı, ne baba; nerede evlat? Her şeyi aldın, ettin mi rahat? Görmedim gerçeği bende kabahat Yalan dünya; boşa aldattın beniVerdiğin bu muydu, bu nasıl yatak? Doldurdun gözümü taş ile toprak İster ağla, ister gül halime bir bak Yalan dünya; boşa aldattın beniYakup KirazHayat Sınar İnsanı Kimi ZamanHayat sınar insanı zaman zaman Büyüdükçe, gün geçtikçe; Acıları arttırır hayat Gün geçtikçe zorlaşır. Tanımadığın insanları; Tanıtır sana. Gün geçtikçe gözünü açar hayat. Seni de onlardan yapar. Sonra o gün gelir Onların sonunu yaşarsın sen de. İşte insanlar işte DemirÖmür DediğinDebelenip dursun akıl niçin de, Bir varmış bir yokmuş ömür dediğin. Gönül sanki zindan, zindan içinde, Bağrımdaki okmuş ömür seyre dal bir ırmağın başında, Çölün ortasında, dağın başında, Bir gurbet ki gözlerinin yaşında, Ne yaman firakmış ömür adım menziline yürüyen, Gece-gündüz damla, damla eriyen, Bahtımın yeline düşüp titreyen, Bir sarı yaprakmış ömür dediğin.La rahate’.. bitmez dertler, çileler.. Şeytanda tuzaklar, ben de hileler, Yüzümde gül olup açsın haleler, Ahiri toprakmış ömür YükselHayat MayatHayat, mayat diyorlar Benim gözüm mayat’ta Hayatın eksiği var Hayat eksik hayatta,Takınsam, Kanat, manat Kuş muş olsam seğirtsem Bomboş vatana inat Manata doğru gitsemNecip Fazıl KISAKÜREKHayat Ben Sana Ne Ettim?Bembeyaz sayfa açmıştım sana Kısa sürede kirlendi baksana Umutlar hiç edildikçe gönülde Acıda çöküyor durmadan içimeNe yapsam olanı olduramadık Doğruyu doğru olanı bulamadık Mutluluğa yolu döndüremedik Aşk şerbeti sanıp zehire daldıkBir fırtına hiç mi hiç gitmiyor Huzuru salıp beni kandırıyor Bunu bana neden niye yapıyor Ben ne ettim hayat hayat sanaNİHAL 15. 01. 2011Umut Değil mi ki, Hayatta Tutan?Seni unutmamın mı, yok bir şansı Ben istesem de gönül istemiyor Tatmış aşkını, sevdanı bir kere Ben istesem de gönül istemiyorYine çizmem çizgi yarınlarıma Zaman ne getirecek, bilemem ki Uzakta da olsan yıldızlar kadar Zaman ne getirecek, bilemem kiUmut değil mi ki, hayatta tutan? Anlamsız dünyanın kahrına inat Sevdim, seveceğim her an ki gibi Anlamsız dünyanın kahrına inatDaha güzel ne olabilirdi ki? Açmışsa bir gül gönül bahçemde Batarsa batsın dikeni bahtıma Açmışsa bir gül gönül bahçemdeBerlin, ÖzgenSavrulup Dururken HayatKekremsi bir hayat dilimindeyiz Bakır tadında geçiyor günler Tutmuş yolları bir sürü harami Geleni geçeni sığaya çekmekteŞüphesiz onlar ölüm getiricilerdir Ve sevincin düşmanı olarak bilinirler Yoktur gözlerinde sevgilerin ışıltısı Aşk yoktur, duman bürümüştür büsbütünOnlar yalnızca ölümü bağışlayabilir Yalnız kederi, kahrı ve zulümleri Ve tarih onlarla bizim kavgamızın Sürüp duran hadisatından yazılmışsa bize ve onlara dair Işıklı sularındadır bilincimizin Hükmünü yerine getirse de acılar Biz yine neşeli türküler söylemekteyizSavurulup duran bir zaman diliminde Sarsarak ve sarsılarak geçiyor günler Ama kalbimiz çatlayacak kadar duyarlı Hayatı savunabilecek kadar TelliHayatım Sonsuz Bitmez Mi Sandın?Kul hakkı yenmez, bunu bilmedin. Harammış, helalmiş hiç düşünmedin. El açıp Mevlâ’ya şükür etmedin, “Hayatım sonsuz” bitmez mi sandın?Kul hakkını yedin ne ahlar aldın, Bu haram, bu helâl demedin çaldın. Ölümü unutup sefaya daldın, “Hayatım sonsuz” bitmez mi sandın?Ömrünün yarısı boş yere geçti, Kaç ahbabın ölüm şerbeti içti. Hak yolu bilenler doğruyu seçti, “Hayatım sonsuz” bitmez mi sandın?Geçip gitti artık bahar ile güzün, Sararıp soluyor o gülen yüzün. Dolacak toprakla her iki gözün, “Hayatım sonsuz” bitmez mi sandın?Sonunda geldi ömrünün sonu, Kabirde Rabbindir, sorulan soru. Birdir bilemedin Mevlâ’nın yolu, “Hayatım sonsuz” bitmez mi sandın?Sami ASLAN İstanbul, Mevsim Gibi, adlı şiir kitabındanHayat YorgunuGüneşim ayım canım sevgilim, Karakaşlı ela gözlü sevgilim Günahım neydi attın gurbete Hiç mi sevmedin ettin viraneGurbet elde kurda kuşa yem ettin Birazcık sevseydik gitme kal derdin Gecelerim gündüz oldu gurbette Bak ne hale geldim ettin viraneHasretlik çekecek ömür mü kaldı Sonbaharında Engin yandı Gülüp oynamak da sana kaldı Gülesin diye Engin’in yandıElveda demeden son bir bakayım Alev ile Merve’yi senden sorayım Güzeldi seninle bu hayatta Görüşürüz belki öbür dünyadaGüneşi ayı bana karartma Ben gidince karaları bağlama Evlatların yüreğini dağlama Gönderirsin bir Fatiha mezaraHüseyin İlgenKendi Hayatında EsaretHangi savaşta bilinmez esareti, gözlerinin, Sakat kalbinin yaralarını gizler, yere düşerken. Yaşadığın anlar, o şehirlerin lanetinde sanki, İntikam alır her dakika, saat seni bombası düşmüş dünyanda, Parçalanmış bir misyonun eseri gibi halin. Düşmanını vurduğun silah izlerinde, Denize akıttığın mavimsi yüksek zafer ümidiyle çıktığın yol, birinin yüreğinde, esir olmak kadar acı. Şimdilerde toprakta olsa da sana uzanan kol, Büyülü bir rüya geçici, gözlerinde davanın askerlerine yakışır şahadet, Yaşatmak olmasa da, korumak temiz bir siluet. Barışa eller kilitliyse, düşlerinde neden halen tutuklu, Yer ve gökte dolaşmış eski püskü bu savaş, bu YılmazHayat PazarıBen bu hayat pazarında Satılacak adam mıydım? Eskimiş bir mendil gibi Atılacak adam mıydım?Ne anladım ben aşkından Can mı verdin sen canından Be Allahsız ben sırtından Vurulacak adam mıydım?Olana bak şu olana Nasıl kandım ben bu yalana Senin gibi bir yılana Sarılacak adam mıydım?Aramadım haklı haksız Sevdim seni hep hesapsız Be vicdansız be kitapsız Ben yanacak adam mıydım?Sorma nasıl gönlüm yanar Sorma nasıl içim kanar Ben bu aşka duvar duvar Yıkılacak adam mıydım?Bilmem gönlün günah der mi? Aşka gelip eyvah der mi? Ben kalbine kör bir mermi Sıkılacak adam mıydım?Bal bulurken zehirinde Gül bulurken dikeninde Ben pişmanlık denizinde Boğulacak adam mıydım?Taşıyorken nehir gibi Yaşıyorken demir gibi Ateşlerde kömür gibi Yakılacak adam mıydım?Ahmet Selçuk İlkanEy HayatEy hayat, Hiç inkar etmedim. Nankörlük etmek istemem. Kana, kana içtim suyunu, Doyasıya yedim ekmeğini . Bahçelerinden güller derledim. Hesabını da verdim Her santimetre sen, Sen ey hayat! Bir verirken, hep beş almadın mı?Bana dünyayı küstürdüğün zaman, Renkler solar, kokular silinirdi. Çakır ayazda Akrebin zehri olurdu her şey…. Derin iç çekişler ve keşkeler Esir alırdı uykularımı. Tebeşir kokan ellerim, Lal olurdu alın de ben küserdim dünyaya. Yalnızlığın canhıraş çığlıkları Zamanın dipsiz kuyusunda yankılanırdı. Yalınayak isyanları, Çıplak direnişleri düşünürdüm Bir münzevinin hiçliğinde…Akşamın mor gölgesi var Sunak taşında. Tanrıçalar çetelesini tutsa da İtirazın manifestosunu yazdım. Var mı öyle boyun uzatıp Sırayı beklemek? O kadar kolay olmayacak. Oysa insanlık, İsyanlarla tarih yazdı… Ben de isyanlardayım, işte…Fesih ÇelikHayata Dair HerşeySen hayatıma giren bir mabet gül bakışlı yar Anladığını bilmediğim hissini duymadığın duygu misali Gibi geliyor ilkinler lakin içine çekin bir duygu İçinde hapsedensin bu bedenimin en ince ayrıntısına kadarBen bu ayrıntılar içerisinde kalmış bir yar Tutkun olmuşum bağlanmışım bir haberdar olmadan Kimin ne dediğinin ne önemi var hayat işte Yaşıyor ve anı yaşama çabası içerisindeyizHayata dair bir şeyler düşünmek istemiyorum Hayat nereye götürürse ordayım ben seninle Akışına bırakmışız günün ardı sıra Gün neler getirir belli değil günün sonundaSevmek işte böyle bir şey olmalı Ne geçmişten bir düşünce Nede geleceğe dair neyin ne olacağını bilmek Sadece her an aynı hazzı ve duyguyu yaşama cabasıKenan ÇORLUHayatın RenkleriMavi bir hayaldin benim gözlerimde Ulaşamadığım bir sonsuzluk Sessiz bir çığlıktın içimde Haykıramadığım bu yoklukPembe düşlerde yaşıyordum seninle Ulaşamadığım hayaller kuruyordum içimde Sadece sen vardın hayallerimde Beyaz bir umuttun gözlerimdeMor menekşelerle geldim kapına Rengarenk çiçekler saçtım etrafına Aşk kokuyordu bugün havada Sen hayır dedin ya kıydın bu canaSiyah bir perde gibi çöktü gözüme Karardı yüreğim tek bir sözünle İsyan bayrağını çektim gönlüme Her şey bitti o an gönlümdeSemra SarıÖmürlerBir sabah uyandım sürurlu gönlüm, Bozulmuş bağ gibi Hazan’a döndüm, Artık son gidişe pek yakındı ömrüm, Ah ile vah ile bitip giden penceremden seyreyledim sokağı, Gezenleri görüyorum bir aşağı bir yukarı, İnsanoğlu yükler artık ömür sonu katar’ı, Bir bakmışsın tükenivermiş kızın bakar da ağlar ardından, Can muzdarip biten ömür derdinden, Göç başlıyor fani dünya yurdundan, Hesap verecek bu yaşamdan komşu hısımlar toplanırlar başına, Dua ederler mevtanın zor soru sual işine, Ruhuna el Fatiha yazılır mezarının taşına, Birileri giderken bir başkası gelen yıl ömür sürdün azık hazır mı? Sen yazmadın alnındaki kader yazını, Ölüm keser o görkemli yaşam hızını, Oysa daha neler arzu ederdi ozan İsmail niye hüznü yaşarsın? Her olur olmaza sinirlenir kızarsın, Belki burada çok kuralları bozarsın, Orda torpil yok yüksektendir DetseliAcı HayatYoksulluğu anladık da Sevmek neden kıt kanaat? Yoksa yürekler mi yoksul, Kimler biçmiş aşka fiyat?Acı hayat, acı hayat Yakamızı bırak rahat! Bir çift mum olup yanalım Eriyelim saat saat…Aşktan taviz verme sakın! Sakın sevme, kıt kanaat! Söyle bana aşk olmazsa Nasıl geçer acı hayat?Acı hayat, acı hayat Aşksız hayat zor zenaat!Acı hayat, nankör hayat Yakamızı bırak rahat! Bir çift mum olum yanalım Eriyelim saat saat…Acı hayat, acı hayat Kanunundur zulüm, hayat… Amansız bir hastalıksın, İlacındır ölüm hayat. Bir gece, Gecede bir uyku.. Uykunun içinde ben.. Uyuyorum, Uykudayım, Yanımda içinde bir rüya, Rüyamda bir gece, Gecede ben.. Bir yere gidiyorum, Delice.. Aklımda seni seviyorum, Gizlice.. El-pençe duruyorum, Yüzüne bakıyorum, Söylemeden, Tek yitiriyorum Çok karanlık bir anda.. Birden uyanıyorum, Bakıyorum aydınlık; Uyuyorsun yanımda. Güzelce.. Özdemir Asaf Bu nasıl sevgi böyle? Bu nasıl tutku? Bu nasıl özlem? Ne zaman gözlerini görsem Bir çoğalıyorum, bir eksiliyorumMutluyum varsın diye Al uzattım ellerimi Seni sarsın diye Ceylanım! Belki bir gün duyarsın diye Çıkmışım bir dağ başına sana türkü söylüyorumNe güzel ellerin var incecik Ne güzel saçların var sapsarı Anlasana o yalansız gözleri O kirpikleri, o dudakları Düşündükçe baştanbaşa özlem kesiliyorumAl desem, sana ömrümü versem Korkarsın, alamazsın ki Dur desem, kaçarsın yine ceylanım Gül desem, ağlarsın Gel desem, gelmeyeceksin, biliyorumBu engeller bana göre değil oysa Ben bu dağları aşarım Geçerim bu denizleri, korkma İşte düştüm yollara Dur, bekle beni, geliyorumSevmek inancım, tutkum benim en eski Dağıtsam dünyalara yeterdi bu sevgi Düşünsene, anlasana ceylanım Sen yoksan ne farkeder ki Ha öyle ölmüşüm, ha böyle ölüyorum Ümit Yaşar Oğuzcan İstanbul, İzmir, Bursa, Diyarbakır… Ülkemizin birbirinden güzel şehirlerine dair yazılmış şiirlerden alıntıları, İtalyan fotoğraf sanatçısı Fulvio Roiter’in fotoğrafları eşliğinde sunuyoruz. Fulvio Roiter, Bruges, 1959 1. Şehir, Konstantinos Kavafis Çeviri Cevat Çapan Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin Bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet. Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya; Bir ceset gibi gömülü kalbim. Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede? Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam, kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün, boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede. Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın, aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte, öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de. Fulvio Roiter, İtalya, 1920 2. Kaybolan Şehir, Yahya Kemal Beyatlı Vaktiyle öz vatanda bizimken, bugün niçin Üsküp bizim değil? Bunu duydum, için için. Kalbimde bir hayâli kalıp kaybolan şehir! Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir! Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene, Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene. Fulvio Roiter, Bursa Cem Sultan Türbesi, 1968 3. Bursa’da Zaman, Ahmet Hamdi Tanpınar Bursa’da bir eski cami avlusu, Küçük şadırvanda şakırdayan su; Orhan zamanından kalma bir duvar… Onunla bir yaşta ihtiyar çınar Eliyor dört yana sakin bir günü. Bir rüyadan arta kalmanın hüznü İçinde gülüyor bana derinden. Yüzlerce çeşmenin serinliğinden Ovanın yeşili göğün mavisi Ve mimarîlerin en ilâhisi. Bir zafer müjdesi burda her isim Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın Hâlâ bu taşlarda gülen rüyanın. Güvercin bakışlı sessizlik bile Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle. Gümüşlü bir fecrin zafer aynası, Muradiye, sabrın acı meyvası, Ömrünün timsali beyaz Nilüfer, Türbeler, camiler, eski bahçeler, Şanlı hikâyesi binlerce erin Sesi nabzım olmuş hengâmelerin Nakleder yâdını gelen geçene. Bu hayâle uyur Bursa her gece, Her şafak onunla uyanır, güler Gümüş aydınlıkta serviler, güller Serin hülyasıyla çeşmelerinin. Başındayım sanki bir mucizenin, Su sesi ve kanat şakırtılarından Billûr bir âvize Bursa’da zaman. Yeşil türbesini gezdik dün akşam, Duyduk bir musikî gibi zamandan Çinilere sinmiş Kur’an sesini. Fetih günlerinin saf neşesini Aydınlanmış buldum tebessümünle. İsterdim bu eski yerde seninle Başbaşa uyumak son uykumuzu, Bu hayâl içinde… Ve ufkumuzu Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk, Havayı dolduran uhrevî âhenk.. Bir ilâh uykusu olur elbette Ölüm bu tılsımlı ebediyette, Belki de rüyâsı bu cetlerin, Beyaz bahçesinde su seslerinin. Fulvio Roiter, Türkiye, 1968 4. Memleketimi Seviyorum, Nazım Hikmet Memleketimi seviyorum Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım. Hiçbir şey gidermez iç sıkıntımı memleketimin şarkıları ve tütünü gibi. Memleketim Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya, kurşun kubbeler ve fabrika bacaları benim o kendi kendinden bile gizleyerek sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir. Memleketim. Memleketim ne kadar geniş dolaşmakla bitmez, tükenmez gibi geliyor insana. Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum. Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum ve güneye pamuk işleyenlere gitmek için Toroslardan bir kere olsun geçemedim diye utanıyorum. Memleketim develer, tren, Ford arabaları ve hasta eşekler, kavak söğüt ve kırmızı toprak. Memleketim. Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini seven alabalık ve onun yarım kiloluğu pulsuz, gümüş derisinde kızıltılarla Bolu’nun Abant gölünde yüzer. Memleketim Ankara ovasında keçiler kumral, ipekli, uzun kürklerin pırıldaması. Yağlı, ağır fındığı Giresun’un. Al yanakları mis gibi kokan Amasya elması, zeytin incir kavun ve renk renk salkım salkım üzümler ve sonra karasaban ve sonra kara sığır ve sonra ileri, güzel, iyi her şeyi hayran bir çocuk sevinciyle kabule hazır, çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım yarı aç, yarı tok yarı esir… Fulvio Roiter, Rumeli Hisarı, 1969 5. Canım İstanbul, Necip Fazıl Kısakürek Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale. İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım… İstanbul, İstanbul… Fulvio Roiter, Milan, 1962 6. Büyük Şehirleri Takdim Ederim, Bedri Rahmi Eyüboğlu sana büyük şehirlerden bahsedeceğim; en büyük camiler orda kurulur en küçük mezarlar orda kazılır en kara yazılar orda dizilir yüksek minarelerde sela verilir civar hanelerde zina edilir büyük şehirlerde yalan söylenir tosunum halbuki küçük köylerin mezarlığı bile yoktur büyük şehirlere bağlanma mehmedim öyle bir şehre yerleş ki küçük fakat bizim olsun sokaklarında tanımadığın yüz ensesine şamar atamayacağın kimse dolaşmasın her ağacına elin her karış toprağına terin değsin ve kuytu evlerden birinde senden habersiz ölenler olmasın Fulvio Roiter, Venedik, 1950 7. Şehir, Cahit Sıtkı Tarancı Ve şehir sabah akşam bu gürültüdür, Baksan minareler, kubbeler görünür, Minyatür bir gök ve serseri bulutlar; Bacalar tütmekte yakından, uzaktan, Kuşlar saçaklarda mahzun kanat çırpar, Usanmış durur damlar göğe bakmaktan. Fulvio Roiter, Türkiye, 1968 8. Edirnekapı Üstüne Şiir, Turgut Uyar İstanbul dediler mi benim aklıma, Vaiz sokağı gelir hemen. Edirnekapı gelir, evimiz gelir Köşebaşında duran bir güzel kız gelir. Biletçi zili çeker, tramvay durur Bir manav, bir meyhane, iki akasya Kumrular geçer kilisenin çan kulesinden Beyaz bulutlar geçer… Fulvio Roiter, Türkiye, 1968 9. Bu Şehri Bırakmak, Orhan Veli Kanık Bu şehirde yağmur altında dolaşılır Limandaki mavnalara bakıp Şarkılar mırıldanılır geceleri. Bu şehrin sokakları çoktur, Binlerce insan gelir gider sokaklarında.. Her akşam çayımı getiren Ve bir Beyaz Rus olmasına rağmen Hoşuma giden garson kadın bu şehirdedir. Bu şehirdedir Valsler, foksrotlar altında Suman’dan, Bramsdan Parçalar çaldığı zaman dönüp Bana bakan ihtiyar piyanist. Doğduğum köye müşteri taşıyan Şirket vapurları bu şehirdedir. Hatıralarım bu şehirdedir. Sevdiklerim, Ölmüşlerimin mezarları. Bu şehirdedir işim gücüm, Ekmek param. Fakat bütün bunlara mukabil Yine budur başka bir şehirdeki Bir kadın yüzünden Bıraktığım şehir. Fulvio Roiter, Sicilya, 1953 10. Yabancı Şehir, Behçet Necatigil Bu şehirde akşama doğru İçime korku Ayaklarıma karasu iner Bu şehirde akşama doğru Gülünç gözükür yolcu Sevsinler Bu şehirde akşama doğru Yalnız ve ağlamaklı olduğumu Bilsinler Fulvio Roiter, İtalya, 1970 11. İthaf, Necati Cumalı Küçüğüm, sen şimdi onsekizindesin Güzelliğin gün günden dillere destan Hatıramda herbiri seninle canlanan İzmir’in günlerinde gecelerindesin Sönmüş yanardağlar, kaleler eteğinde Yüzyıllardır uyuyan şu bizim İzmir O âşık kadınları, levent erkekleri nerde? Sahiden yaşayıp göçtüler mi kimbilir? Balkonlara, yalılara dalar düşünürüm O günler uzaklaşan yelkenlerin peşi sıra Akan bulutlar gibi geçmiş ne iz, ne hâtıra! Sır şimdi bunca güzel hayat, güzel ölüm! Sır şimdi gözyaşları, saadet dilekleri Bize gelen yüzyılların hikâyesi sır Eski İzmir diye ne varsa şunun bunun bildiği Yaşlıların kırık dökük anlattığıdır Aşkı şehirler yaratır, şehirler yaşatır Ben gönlümce yaşadım, gönlümce sevdim Bilirim saadetim, yalnızlığım bundandır Seni bulduğum, kaybettiğim günden bilirim. Aşklarının tarihi bir şehrin tarihidir diyorum Gün gelir aşklarıyla anılır şehirler anılırsa Niyetim sevdalı sözler etmek de olmasa İzmir için ne yazarsam sana adıyorum! Fulvio Roiter, Venedik, 1956 12. Tentation, Özdemir Asaf Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç Sana diyeceklerim söylemekle bitmez. Yıllardır yaşamımdan çaldığım zamanlar Adına düğümlendi. Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç, Başka şehirleri özleyelim orada seninle. Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar İkimize yetmez. Fulvio Roiter, Türkiye, 1968 13. Diyarbekir Kalesinden Notlar ve Adiloş Bebenin Ninnisi, Ahmed Arif Açar, Kan kırmızı yediverenler Ve kar yağar bir yandan, Savrulur Karacadağ, Savrulur zozan… Bak, bıyığım buz tuttu, Üşüyorum da Zemheri de uzadıkça uzadı, Seni, baharmışın gibi düşünüyorum, Seni, Diyarbekir gibi, Nelere, nelere baskın gelmez ki Seni düşünmenin tadı… Fulvio Roiter, Bruges, 1959 14. İzmir’in Akşamları, Edip Cansever Denizlerin rüzgârı denizlerin, Gelir vurur kızların bacaklarına. İzmir’in akşamları İzmir’in, Herkes saadetini düşünür. Öpülmez ki denizlerin rüzgârı, Kolay kolay öpülmez ki. Bir kaçar bir de durur Kadınlar gibi. Denizlerin rüzgârı denizlerin, İnsan unutur yalnızlığını. Gemiler yelken açar uzaklarda, Kim sevmez bu saatlerde yolculuğu. İzmir’in denizleri koskocaman Çocuklar uzatır ayaklarını denize. Midye keser ayaklarını kaçarlar Sevine sevine. İzmir’in akşamları İzmir’in, Nasıl sevilmez böyle akşamlar. Bir yanar bir söner Karşıyaka’nın ışıkları, Gün olur insanı deli eder. İzmir’in ışıkları İzmir’in, Barların, vitrinlerin önünde Gemiler gelir rüzgârla dolu, Gemiler gider ışıklar içinde. Fulvio Roiter, İstanbul, 1968 15. 941’de İzmir, Attila İlhan 941’de izmir, bela çiçeği sahil boyu karanlık sevdalı bulutların hali yağmur da ne kadar tembel yağıyor kendimizi akan suya bıraktık serseriler misali 941’de izmir izmir şehrinin ışıkları yanıyor çıktı şair namzedi attilâ ilhan çıktı yelken gibi sokaktan banyolar’a doğru şöyle uzanıyor bir cebinde kiralık ihtiyar bir kitap bir cebinde kehribar kuru üzüm ve incir

hayat ile ilgili şiirler ünlü şairlerden